Welcome, Guest |
You have to register before you can post on our site.
|
Forum Statistics |
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 662
» Forum posts: 941
Full Statistics
|
|
|
Letafet ve Metanet - incelik ve Sertlik (Kar©glanin 28 Temmuz 2016 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-30-2018, 11:08 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Letafet ve Metanet - incelik ve Sertlik
(Kar©glanin 28 Temmuz 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَا شَاء اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
mâ şâallâhu lâ kuvvete illâ billâh
Meali:
1 ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’
2 Allah, neyi dilerse o olur, kuvvet, ancak Allah'ındır
(Sadakallahul Aziym Kehf suresi 39 .Ayetten pasaj)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّو
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû
Meali:
şaşırmayasınız diye Allah sizlere bildiriyor.
(Sadakallahul Aziym Nisa suresi 176 dan pasaj)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Emr-i bil mâruf ve nehy-i anil münker'i bırakan kişi, Kur'an'a ve bana inanmış olmaz. "
( Hadis-i Şerif , Râmûz:69/8 )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Sadakanın faziletçe en üstünü Müslüman bir kimsenin ilim öğrenip onu Müslüman kardeşine öğretmesidir.
( Hadis-i Şerif , İbn-i Mâce C. 1 S. 98 )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"İlimden bir mes'ele öğrendiğin zaman, o senin için kabul olunmuş bin rek'at nâfile namaz kılmandan hayırlıdır. Bunu, insanlara öğrettiğinde, amel edilsin veya edilmesin, yine senin için kabul olunmuş bin rek'at nâfile namaz kılmandan hayırlıdır."
( Hadis-i Şerif , Râmûz: 39/8 )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kim hidâyete dâvet ederse o hidâyete tâbî olanların ecirleri kadar kendisine sevap yazılır. Onların ecirlerinden de bir şey eksilmez
( Hadis-i Şerif , Muhtarul Ehadis 167 )
Öyleyse Mehdi aleyhisselam ve onun askerleri hidayete cagiricilardir, yani dogru yolun cagirici tellallaridirlar, öyle olunca, onlara uymak, müminlerin üzerine vecibedir.
Kuran-ı Kerim’de “Ha-Mim” ile başlayan 7 sure vardır. Bu sureler: Mü’min (Gafir) Suresi, Fussilet Suresi, Şura Suresi, Zuhruf Suresi, Duhan Suresi, Casiye Suresi, Ahkaf Suresi. Bu sureleri okumanın fazileti hakkında bazı hadisi şerifler:
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Ha-mim ile başlayan sureler Cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Suyutî, Câmi’ussağir, 3/422, no.3852)
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kuran-ın Ha-Mim ile başlayan sureleri yedidir. Cehennemin kapıları da yedidir. Her Ha-Mim,gelip cehennemin bir kapısına durur ve: ‘Ya Rabbi! bana inanıp iman etmiş ve beni okumuş, okumaya devam etmiş olan bu kulunu, (cehennemin) bu kapısından içeri sokma‘ diye yalvarır durur.” (Suyutî, Câmi’ussağir, 3/422, no.3853; Beyhakî, Şü’abül-İmân)
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her şeyin bir özü vardır. Kuran’ın özü ise, “Hâ-mîm’lerdir.”
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Cennetin yüce makamlarına yükselmeyi arzu eden kimse ‘Hâ-Mîm’leri okusun'”
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Eğer düşman ansızın saldırırsa, (onlardan korkmayın ve) ve şöyle deyin:” ‘Hâ-mîm. Lâ Yünsarûn’ (Tirmizi, Fedâilü’l-Kur’an, 1605)
Abdullah İbn Mesud (r.anh) Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) den buyurdu ki: “Hâ-Mîm’ler Kuran-ı Kerimin Süsüdür.”
Rasulullah (Salallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Hâ-Mîm’lerin hepsini birden okuyup, bir kap içindeki suya üflenerek içilmesinde maddi ve manevi hastalıklara şifa vardır.”
ve bu hadislerde gösterildigi üzre "Zikri Raşidi Evradi" mizdaki "Ha mim" lerin faziletide böylece belli olmuş ola, ve okumakda şüphe göstermeyelim lütfen.
ve işde bu ha mimler hakkindaki bizim yorumumuz ise, semada üstümüzde 7 Tane Derya vardir.
ve bunlar hakkinda Rabbimiz Buyuruyorki:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ
ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِأً وَهُوَ حَسِيرٌ
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr.Summerciıl basara kerrateyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr.
Meali:
O, yedi kat göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. bak ve bir kere daha bak! (defalarca bak) (siz geleceginize bakmiyormusunuz?" ma hel tera" der gibi yani) Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.
(Sadakallahul Aziym Mülk suresi 3. ve 4. Ayetler)
[attachment=38457]
Letafet ve Metanet Meselesi
Bu yedi deryayi bu yedi "Ha mim " temsil eder, ve biz birinci sema katindayiz, yani başlangic noktasi, ilk yildiz güneşimiz, yani sifirdan yoklukdan sonra ilk varolan, ve 1. yani bir ve birinci katman, ve öyle olunca işde hava oksijen ve hidrojenden teşkildir, ve onun icinde elbette iyi veya zehirli gazlarda mevcuttur, ancak ilk yaratilma, ve oksijen ve hidrojen böyle olunca, onlarin yogunlugu yani elektron harketlerindeki hiz ve yan yana duruş araliklari, onlarin havadan yani gaz formundan sivi forma gecmesi demekdir, nitekim yogun oksijen sivi oksijendir, ve misalen kaynak tüplerine doldurulur, sonra daha SIK ve yogun ve hizli hareketleri demek, işde demir gibi kati madde halini almasi demek oluyor. yani şeytannin maddesi olan demirde, muhammedden bir parcadan başka şey degil,cünkü ilk madde 1 numarali madde yani ilk hidrojen güneşimiz yani iki cihanin habibinin parcasindan başka birşey degil, sadece ondaki hali,cok yogun olmalari, yani elektronlari cok hizli hareket ediyor olmalari, ve daha SIK halde bulunmalari ile demiri oluşturmuş vaziyette. ve ve semdaki "ha mim" lerin yogunlugu hakkinda bilgimiz yok, yani yer demir gök bakir deniyor ya, hani öyle olunca eger bir katmana gelince, yogunluk eger bakir derecesina varirsa, o zaman, o katman bakir gibi sertlikde olur, gecilmez bir vaziyet almiş haldedir. biz ise onun derecelerini ancak, kurandaki bu 7 "ha mim" li sure ile bilebiliriz. ve bu surelerde anlatilan peygamber hazeratlarinin ve ümmetlerinin katmanlari, o gökteki, o semadaki katmandadir, ve öyle olunca nefsin önünde, Allahi görmeyi engelleyen, 70 bin perde varmiş, yani 70 bin katli bir sema merdiveni yani, ve yogunluklari herbirinin farkli. ve cennet tasvirinde deniyorki : huriler nar tanesi gibi ici görünen varliklar, ve öyle ki oradaki bedenler, öyle latifki, inceki,ataom elektronlari öyle seyrelmişki, bakinca ici görülebiliyor. hem yogun vaziyette ki bir beden oluşturmuş, hemde ici gözükcek seyreklikteki bir maddeden oluşmuşlar, yani kafa almiyor degilmi yani, hem yogun olcak, hemde seyrek olcak, bu da ne ? tezatlarin buluştugu bir katman yani, kacinci "ha mim" acaba ?
Kicimizdan uydurmuyoz azizim bak dünyadaki örnegine bak
[attachment=38456]
Karanlik maddede böyle birşey, yani yogunlugu hem cok olcak, hemde trnsparan gibi yani icinden gecilcek kadar hafif olcak, ve buna biz karanlik diyoruz degilmi, yani cennetin ziddi, yani o saydam baligin ziddi gibi birşeye karanlik diyoruz, "schwarze matereria" .
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm
O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. O na eller uzanmaz o (Kürsi) , herşeyi bilen Allah tarafindan korunmuş vaziyettedir.
(Sadakallahul Aziym Bakara suresi 255.Ayetten pasaj - Ayetel kürsi diye bilinen surenin bölümü)
bizim bulundugmuz semada ki en uzak noktayi hesap ile keşfeden Kelvin, diyorki : orasi -272° yani donmuş vaziyette diyor. ondan ötesi sivi ve buz hali, daha sonra kati ve madde hali geliyor yani, ve en son Allahu alem karanlik ve gecilmez bir madde halinde, yani demir karanligin yogun hali, öyle olunca demir katmanina gelince, işde orda ki sema kati, kati ve delinip gecilmez bir "ha mim" deryasi var demek olur, yani "ona eller ulaşmaz" diyor ya rabbim. "yeda" demek iki el demekdir, " vela yeuduhu" demek : "ona eller uzanmaz" demekdir, yani önünde demirden duvar varsa, sen ona nasil uzanabilcen, bu bizim tasvirimiz, gercegini Allah daha iyi bilir, zaten suredede öyle diyor, ayetel kürside "herşeyi bilen allahdir" diyor, yani biz ancak tefekkür edebiliriz, mahiyetini Allah daha iyi bilir.
Hz. Ayşe annemiz bir gün kadinlarla sohbetinde anlatirki:
Ben Muhammedi kucaklayinca, ellerim kendime boş dönüyor der, kadinlar inanmazlar.
Ayşe annemiz size bunu ispat edecegim der, ve kadinlari cagirir, ve mescide acilan kapinin ortasina uzun saclari birleştirip baglar, ve peygamberimizi cagirir iceri , peygamberimiz gelir, kapidan gecer, ve Ayşe annemiz mahsuscukdan birşey sorar, ve cevap veririr vegeri döner peygamberimiz, ve Hz.Ayşe kadinlari cagirir, bakin sac yerinde duruyor der. sac yerinde bagli duruyordur, yani peygamerimiz o kadar latif olmuşki işde duvardan kapidan bacadan gecebilcek letafette, arapcadaki peltek se yani üc nokta safiyetini ulaşmişdir, zaten yukardaki anlattigimiz "ha mim" lerin yetmişinci basamiginda en sart olan madde varsa, ve o derya, yani sema kati onunla dolu ise, işde oradan gecebilmek, ancak böyle bir safiyetle olur, yoksa ordan matkap ile bilmem füze ile tank ile onu delmek ile olmaz, olamaz, yani temsili misal ile "oraya bicak götürende, cennettekileri bicaklayan" yahut "tank top götürende, cenneti bombalayan, yahut füze firlatanda, cenneti yok eden" diyen ancak ahmakdir. yani semamizin bize bakan yüzü, bu görünen bütün yildizlari kaplayan yere kadar, yani düşünün genişligini, burasi birinci sema ise, o zaman birinci katman, yedi tabakanin birincisi ise, sen düşün bakir katmanina gelince, sonra demir katmanina gelince nasildir. ne kadar genişdir, yani işde hidrojenin ve oksijheinin yogunlugu onun SIK halde bulunmalari, ve atomlarin etrafindeki elektronlarin HIZLARI, onun sertligini, yani metanetini ortaya koyuyor. demir deki elektronlar COK SIK vaziyette, ve birde deniyorki : şeytan aleyhillane bir saniyede dünyanin etrafini 24 defa dönebilcek bir HIZDA imiş, öyle olunca demirdeki elektronlarin hizi saniyde 24 tur atiyor demekdir, ve böyle olunca işde onun sertligini meydana getiriyor. yani metanet odur, dik durabilmek, egilmemek, yikilmamak, birinin yakini ölünce, o yüzden metanet dilenir, yani yikilma dik dur denilir. halbuki en kararli element metanetli element demirdir, yani şeytanin maddesi, taa evvelli ervahda secde etmeyecegini söyledi, haala etmiyor, ve kararli kararindan dönmüyor, ve egilmiyor, yani kararli element, kaypak element degil, ve böyle olunca, en metanetli dik duran elemenlerden birisi demirdir, letafet ise, naiflik incelik yani, hani hayalet casper varya, duvardan gecebiliyor, işde insan cakralarini caliştirip da enerji bedeni kazaninca aynen ispirto gibi ucucu bir bedene sahip olur, ve buna ulaşmak için nakşebden tarikatinda 21 000 allah zikrinden başlayip, günde 100 000 Allah zikri cekene kadar devam eder, kimisi 30 binde, kimi ellide kimide 100 binde bu bedene erişir. ve ispirto gibi olmak, kovukdan delikden gecebilir demek, amma işde bunun cok üstünü olan bir derece kazanmak, aynen muhammedin, kapidan gecip, sac telinin kopmamasi gibi bir letafet ve incelik demek olur. ve cinler ve melekler latif varliklar, ve işde ruhda öyledir, ve insan ölünce melekler onun ruhunu hakka vasil etmek için alirlar, eger letafet kazandiysa nefsin erdiyse, o yukari katmanlardan gecebilcek safiyet ve letafet ermiş demekdir. ve yani demir denen, veya bakir denen maddeyi, öyle matkapla delipde degilde, ondan sanki, o bir süzgecmiş gibi, elektronlarinin ve atomlarinin arasindan süzülebilcek bir letefete ulaşmak ile cennete erebilir, yani cennet işde öyle latif varliklarin yeri ki, yani arapca peltek se, yani üc nokta halinde yani, ve nar tanesi gibi huriler diyari, yani letafet ve incelik ve safiyet o kadar ki, kemikleri gözükcek kadar latif varliklar diyari, yani sen o demir, bakir katmanina gelince, eger hayalet casper derecesine erdiysen, işde melekler alir seni, ondan bir süzgecden gecer gibi gecirip, cennete ulaştirirlar yoksa muhammed hakka dogru giderken, son kuruşuna kdar dagitmazdi, "al kizim fatma ve ali, bunu harcayin" derdi, yahut "hanimim ayşe, ben gidiyon, bunu harcayin" derdi. oysa ki o hic agirlik kalmayacak kadar yükünü hafifletti, ve dünyalik hic birşey birakmadi üstünde, ve öyle olunca "Raufurrahim" oldu.(Yani üstün bir anne olarak, Yani Fatma, HZ FATMA olduda geldi, Zeynep olduda geri geldi).
---oOo---
Hilalin gözetlenmsi Meselesi
Hocanin bir tanesi ramazan bayraminda hilain gözetlenmesi gerekmiyor bugün diyor, yani rasathaneler ne dediyse o dur, cünkü uzaydan gözetleniyor diyor,
DiKKAAAAAAAT
lan dangil hoca bu hiristiyanlar, güneş takvimi kullanyorlar, ve Alllah ise, bize zamani hesap edebilmemiz için kameri gösteriyor, ve peygamerde kameri göstermiş, hic güneşe bakan birisi, bugün agustosun 5 i, veya temmuzun 27 si diyebilirmi, güneşe bakinca hemen bilinebilcek bir gün tahmini yokdur, ve ilk takvimi kaybetircek bir durum olsa, hepden yanilgiya düşer insanlar, oysaki AY yani kamrre bakinca, kamer 14 günlük iki devre halinde seyreder ve, agzi bir yemaniye bakar vaziyette, birde şimale bakar vaziyette büyür ve kücülür, ve bununla eger büyüyorsa, dogdugu tarafda agzi şimale bakiyordur, ve ve hilalin kalinliginca, kameri ayin biri, ikisi, ücü,.. ve 14ü gibi gün sayisi alir. 14 ü dolunaydir, ondan sonra kamerin agzi bu sefer yemana dogru bakar dogdugu tarafda, ve böylece bu sefer dolunay halinden kücülmeye başlar, ve hilalin kalinliginca 14 ünden sonraki gün sayilarini alir, ve 28in de en son hilal görünür, ve birde ictima, yani kavuşma olur, ve ayin dogma saati ile batma saati bizde onun grünmesini engel oldugu için, dogar ve hemen batar ,ve biz bunda kavuşma, yani ictima gecesi onu görmeyiz, veya ayin adimlarina bakar, o seneki kameri kim temsil ediyor, ve ayak acikligi ne kadar, ve adimlari genişmi uzunmu atiyor, yoksa kisa kisami atiyor, ve uzun adim atan birisinin hedefine cabuk varmasi muhtemeldir degilmi. uzun adim atan birisi olunca kameri ay 29 cekmeyebilir, hatta 28in de ay tamam olur, ve 29 olmaz, 29 unda ilk hilal, ters tarafda yani batida gözüküverir, ve batida ise hilal ters tarafda durdugundan, agzi yine şimala bakar vaziytte olur, yani elini ay yap, tepede döndür, anlarsin dogudan batiya dogru battigini hesap et ve döndür, sebebini anlarsin, ve öyle olunca, ilk hilal 29 olunca ay 28 cekmiş olur. ve ay 30 a tamamlanmasi onun görülmemesi iledir. ve öyle astronomlar görmedi diye degil, ve mesele birde, hic bir yerde muhammedin ve müminlerin isimlerinden olan birisi dogmazsa, o ilk hilal gecesi hilal görülmez, ve ay meşhudda dogar, yani karanlik burcda dogar, ve yani kafir ve ve münafik ve mecusi,... bir cocuk dogmuş olabilir, öyle olunca ilk bebe bizim olmayinca, yani ramazanin hilai görülmediyse, daha baştan şeytan ve askerleri ramazani yani bütün savaşi ve AYI kazanmiş, müminler kaybetmiş demekdir. demekki dünyada öyle bir günah işletecekki bütün müminler işleyecek ve o gece ve mümin kalmayacak, herkes günahkar olunca, ilk hilalde onun olcak, karanlik hilal, yani ictima kavuşma, onun olcak demekdiryani cima eden o olcak demkdir, yani öyle bu hesap takvim hesabi, ne astronomlarin ne de teleskoplarin uzaydan gözetlemsiyle falan bilinmez yani, anladinmi gafil hoca.
---oOo---
Ahmetler ahmettendir tezinin devami
Bir insanin en az dört versionu var dünyada deniyor, halbuki insan işde gercekden kemailne erince, yani nefsini bilince, tohum verir, ve onun yeni versiyonlari yeniden dogmaya başlar. aynen elma agacinda onlarca elmanin ayni agacin elmalari olmasina ragmen hepsi ayri ayri olup, pazarda satilinca, biri ahmetin evine, biri mehmetin evine gider degilmi, öyle olunca, işde insanin döl vermeside böyle olur. Ahmet= muhammedin, ahmet oldugu kamil insan hali, onun ahmet olarak döl vermiş binlerce hali var, biri ankarada milletvekili ahmet, biri istnbulda aykabi boyacisi, birisi bilmem fransada kasap Ahmet, birisi bilmem amerikada benzinci Ahmet olabilir degilmi, amma elmalar ayri ayri fakat ayni dalin meyvasi olmasi ile, ayni elma özelligi gösterir, ve fakat yiyen insanlara göre, o elmayi amerikadaki ahmet yerse, benzinci ahmet olan elma olur, bilmem fransadaki ahmet yerse, kasap ahmet olur dönüşüm ile, ve hal böyle olunca, işde insanin nefisin erip döl verdiği kendini cogalttigi zaman. işde Ahmetler Ahmetten, mehmetler mehmetten muhmmedler muhammedden tezimizin gercekligi burada yatiyor. yani elmayi nereye dikersen dik, o suyunu güneşini vitaminini aldimi, orada elma özelligi gösteren elmelar meyvalar verir. yani özü bozulmadiysa ondan elma meyvalari dogar, öyle olunca, ahmet icinde böyledir, mehmeti icinde, hz ibrahim icinde, hz ebu bekir,hz fatma icnide böyle. ve hal böyle olunca, dünyada binlerce elmada olsa, o elmalar aslina rucu edince, ASIL olan muhammedse, muhammed dalinin, belki cocugunun, cocugunun, cocugunun, cocuugu olabilir amma, dal muhammedse, o meyva hep muhammed meyvasi verir, yani elmaysa elma armutsa armut. o dal ibrahim daliysa ibrahim meyvasi veriri taaaki özü bozulasiya kadar özü bizulmadikca nefsin erdikce kemal buldukca yeni muahmmad veya yani bir fatma veya yeni bir hz ibrahim olrak dogacakdir, belki meyva verdiği yer iyi degildir ve, o elmanin icine kurt girmiş olabilir amma, o onun safligindan temizliginden kandirilidigindandir, yoksa elmaya kurt girmiş olmasi elmanin elma olmasina engel degilidir. bu kadar derin felsefe bir numara agir oldu sizlere, hele bunu bir ögütün eritin hazmedin, bu konuya sonra devam ederiz.
---oOo---
Semadaki YILDZLAR
işde bizlerin bu bedenlerimizin haricinde, birde enrji boyutu olan birde enerji topagimiz, yildizimiz vardir, ve o yildiz halini, doguda isek dogudakiler yatinca, batidakiler uyaniksa batidakilerin üstüne dogar, ve onlar görür. yok batidakiler uyuyursa, bu seferde dogudakilerin üzerine dogup, dogudakiler o enerji topagimizi görürler. ve taaaki biz dinlenmek için uyuyana kadar. biz uyuyunca enerji topagimizda görünmez olur, bunun bir aciklamasinida şöyle yapacagiz : evdeki lambalarin cogunun, acma kapama dügmesi, hemen kapinin yaninda olmasina ragmen, o işik veren ampul ise, tavandadir. yani onun dügmesinin kapinin yaninda olmasi onun tavandan bize işik vermesine engel degildir. yani insanin ayaklari her ne kadar yere baasiyor ve dünyada olsada, başi arşa degecek kadar yüksekdedir, ve onun eger cakralari calişiyor, ve imanli bir kimse ise, işde onun nuru ve ziyasi varsa, o taaa semada bir yerde onun enerji bedeni vardir, ve o uyanik oldugu sürece dünyadakilere işik sacar, ve ayni onun amerikada olmasi, yani dügmenin bilmem kapinin yaninda olmasi, onun yildizinin türkiyeden görülmesine engel degildir. yani lamba tavanda asili olabilir, ve işiginin ordan sacinca, odanin tamamindan görülüp tamanini aydinlatir degilmi, ve işde insanlar, ne kadar insan tarafindan taniniyor ve biliniyorsa yildizi o kadar parlak ve büyük ve kavidir. ve mahallesindeki üc beş kişinin tanidigi bir kimsenin yildizi ise, sönükdür, ve tanincak bir faaliyet gösteremeyen binin yildizini ancak bir kac kimse görebilir ve bilebilir yani. ve büyük yildizlar aynen dünyadaki sanatci, prof., amir,memur, zengin, ve alim kimseler gibi taninmiş kimselerin nuru ve ziyasidir. tanindigi oranda parlak ve güclüdürler, ve birde imanlari derecesinde onlarin işigi ve nuru, diger insanlara yol gösterci olup, yollarina işik tutar.
---oOo---
AKINTIYA TERS YÜZEN SOMON TÜRKLER
Yine başka bir konu ise, dün "Made in Germany" diye bir kalite unsuru vardi, alman maliysa aldigin bir alet, evladiyelikdi, kalite kokuyordu, kalite tütüyordu, senelerce kullaniliyordu. bu gün ise Çin bu teknoloji ve pazara girdi ve Çin malı diye birşey çıkdı ve ayni marka mal Çinde veya maliyeti ucuz ülkelerde imal ettiriliyor ve, ve bugün:" bozulursa, at yensini al" kurali gecerli, ve evladiyelik bir mal kalitesi yok oldu artik. ve o kural artik gecerli degil bile, cünkü daha iki sene önceki, o klasik ilk cep telefonlari varken, onlardaki kalite "Made in Germany" kalitesinde yani evladiyelik saglam mal olmasi bir işe yaramaz, cünkü iki üc sene gecdi, aklilli telefonlar cikdi artik, o eski telefonlar ne işe yarayacak, kaliteli olmasida bir işe yaramaz, evladiyelik olmasida işe yaramaz, cünkü bu gün bilgisayar gibi akilli telfonlar cikdi, ve onlar tedahülden kalkdi degilmi, yoksa, ben hala bu eski telefonlari kullancan bu alman mali "made in Germany" diye bu konuda iddia edip eski telefon kullanmak cahillikdir, ve öyle olunca daha dün denebilcek bir tarihde, dünyayi sarsan osmanli imp. sonunda devrini tamam etti, ve yikildi, ve yerine, şükürkü Mustafa Kemalin cesareti ve dehasi sayesinde TC. Kuruldu. ve haala osmanli davasi güdüp, II. mahmut fesi takan, şalvar giyip cüppe giyen ahmklar, ve osmanliyi dirlitcez diyen ahmaklar, aynen araba kolleksiyoncusu olan, OLD timer araba meraklilari gibi, taka tuka arabaya binmek gibidir,tamam tarihdir güzeldir amma, onun süresi doldu azizim, bugünün ihtiyacini, dünkü arabalar artik karşilamaz, yine dünkü telefonlar, dünkü televizlyonlar bugünün ihtiyacini karşilamyior. ve insalik ileri giderken, bu osmanli sevdali a türk bilenem olmayan türkler, haala daha ters tarafa gitmyee calişan, akintiya ters yüzen somon baliklari gibi somonluk yapiyorlar.
___oOo___
Bir insanin yetişmesi adam olmasi ne kadar zor
yeni dogan bir cocukdan başliyalim, önce anne demesini ögrencek, acikinca annesini cagirabilmesi için, sonra ayakda durmasini ögrencek, sonra sütü mamayi birakip yemesini ögrencek, sonra kendini savunmasini ,sonra konuşmasini,sonra okumasini, sonra yazmasini, sonra bir egtim süreci ,sonra mesleki egitim, sonra askerlik, sonra iş aş arama işleri, sonra evlenip coluk cocuga karişmak, sonra evin gecimi, evin eşyasi, at araba silah derken bir adamin, adam olmasi bu kadar emek ve hizmet gerektiriyor. ve bu hizmetleri verecek anne baba gibi, ögretmen, patron komutan ,galerici, sütcü,etci, ciftci, inek, at, araba,şoför, okul ,kitap, kalem, ekmek, aş, ve evlenebilmesi için, yine başka bir anne babanin hizmetinde yetişmiş bir kiz bulmasi lazim,.... daha binlerce hizmetli, ay, güneş, felekler, burclar, hava, oksijen, demir, bakir, agac,yaprak ,kuş ,kurt,.... yani öyle olunca, ve bu yetişmiş, Allahin halifesi konumundaki bir adami, bir kadini, bir askeri, öyle öldürüp gecmek, işde bu kadar emegin heba olmasi demekdir, Allahin harcadigi emegemi yanalim, anasinin babasininkinemi, ögretmeninkinemi, komutaninkinemi, akrabsininkinemi, tarlalari süren trktörün benzininemi yanalim, onun için ekmek yapilcak bugdayi eken, tarlalari süren, eken bicen, hasat eden insanlarin emeginemi yanalim? bu kadar emek hizmet, bir (:::) kurşun, bir hain düşman, bir şeytan askeri (:::) tarafindan, veya iki keci sakalli ahmak tarafindan heba ediliyor , lan bir senin hakkin hukukunmu var bu adamda da, bu adami ödürüp bütün bu emekleri heba ediyon. Allah, aslanindan artani kurta, kurttan artani, tilkiye, tilkiden artani fareye yediripde, hic birşeyi zayi etmezken, ahmak insanoglu bütün emekleri heba edip terör estiriyor. ve insan yani halifeyi ruyi zemin öldürüyor, bu kadar kolaymi bu insanlik öldürmek lan dangil köpek, insanlik bu kadar ucuzmu, hicmi emegi yok Allahin, o insanin üstünde? Allah firavunu yaratmiş, o ona isyan etmesine ragmen, iki tane peygamber yollamiş firavun gibi birini adam etmek için, senin heba ettigin insanin hicmi hakki yok, bir tek seninmi hakkin var bu düynada yaşamaya , yemeye icmeye dangil köpek,
Allahda bu kainati yaratmiş, onun tam göbegi olan bizim güneşimizin gezegeni olan düyanin icine, insani halifeyi ruyu zemin kilmiş, ki onun eliyle bu dünya mamur olsun diye. yani onu (dünyayi) faydali hale getirmesi için akil fikir izan vermiş, ve insan bu dünyayi mamur etmekle görevli iken, insalik nereye dogru gidiyorda, dünyayi mamur edip yapmak yerine, yikip yumuyor, bu kadar mankafami oldunuz lan.
kazi koz anlqyan" ahmnaklar
ve biz sonbahar menziline girdiysek, artik belayida sevmek gerek deyince, bunu yine "kazi koz anlayan" ahmaklar diyorki : hic insan düşmanini severmi diyor,
dikkat sira bize geldi konuşma ve cevap sirasi :
Lan angutlar, daha düne kadar şeytani dost edinip, şeytanin dediklerini tutanlar sizdiniz, ve bütün şeytanliklari yapanlar sizdiniz, ve şeytan için kuranda " o sizin en büyük düşmaniniz" diyorken, siz şeytanin amellerini seve seve yaparken, insanin en büyk düşmani olan şeytani, sevip dost edinirken oluyorda, biz zaman karanlik ve gecenin uzadagi sonbahar kiş menzilyise geceyide karanligida sevmek lazim deyincemi olmadi ahmak köpekler. siz yapinca oluyor biz deyince olmuyormu ,haaaa beyni dumura ugramiş ahmak,
biber aci olmasina ragmen, agzi yana yana aci biber ve aci soslu ketchuplu, etler sucuklar yiyen cokdur. seviyormu adam, agzida kicida yanmasina ragmen, aciyi seviyormu seviyor, öyleyse benim sözümü niye garipsiyon ahmak, yine sogan aci olabilir degilmi amma, aci da olsa bazen sogan katik olur, iştahi olmayanin iştahini acar ve ekmek yemek yemesini saglar sogan degilmi, öyleyse, acida sevildigi gibi, bunu bizim sözümüzle kiyas et, ve demiyoruz biz, düşmaninla kucaklaş, saril, aman cicim de! amma mesele o degil, yani "hamd" işde sadece cicek, rizik, aş, iş, gelince yapilan teşekkür degil, bazen bela gelincede, Allahim senin bildigini ben bilmem, sen benden bununla hangi belayi uzak ettin, ben bilmem, sen bilirsin, onun için bunun icinde sana teşekkür degilde hamdederim diyebilmek şuurudur, yoksa bundaki hamd hikmetini anlamayan, düşmanlari ile kol kola gezmeye kalkar , salak işde yine kazi koz anladi degilmi.
Rabbim Mehdi askerleini "kazi koz" anlamakdan ve ahmaklikda muaf eylesin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 28 Temmuz 2016 Perşembe
Original Kar © glan
|
|
|
Hikmet Nedir - Nerededir? (Kar©glanin 11 Temmuz 2016 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-30-2018, 11:04 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
Hikmet Nedir - Nerededir?
(Kar©glanin 11 Temmuz 2016 Vaazi)
Allah, hem haram olani yaratti, hemde neden yasak etti - Günah olana müsade etdide, neden birde günah yasak diyor - Hikmet Nedir Nerededir?
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثًّا وَكُنتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
Sadakallahul Aziym VÂKIA Suresi 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9. ayetler
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İzâ ruccetil ardu reccâ, Ve bussetil cibâlu bessâ, Fe kânet hebâen munbessâ,Ve kuntum ezvâcen selâseten. Fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymenet
Ve ashâbul meş'emeti mâ ashâbul meş’emet.
Meali :
O zaman arz (yeryüzü) şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmıştır.Böylece dağılıp toz zerrecikleri haline gelmiştir. Ve dağlar ufalanarak parçalanmıştır.Ve (o zaman) siz üç sınıfa ayrılmış olursunuz.İşte ashabı meymene [meymene sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sağından verilen cennetlikler], (ama) ne ashabı meymene! Ve ashabı meşeme [meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) solundan verilen cehennemlikler], (ama) ne ashabı meşeme!
Sadakallahul Aziym VÂKIA Suresi 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9. ayetler
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ الشَّيْطَانَ يَجْرِي مِنِ ابْنِ آدَمَ مَجْرَى الدَّمِ.
“Muhakkak şeytan kanın (bedende) dolaştığı gibi insanın damarlarında dolaşır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ شَرِبَ مُسْكِرًا مَا كَانَ لَمْ يَقْبَلِ اللهُ لَهُ صَلَاةً أَرْبَعِينَ يَوْمًا.
“Allâhü Teâlâ, sarhoş eden herhangi bir şeyi içen kimsenin kırk gün namazını kabul etmez.”
( Hadis-i Şerif , Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Şarap (ve içki) bütün kötülüklerin anasıdır. Ve en büyük günâhlardandır.”
( Hadis-i Şerif )
“İçkiden sakınınız. Zira o bütün kötülüklerin anahtarıdır.”
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn.
Meali:
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahirî) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.” Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Allah, size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 219 ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû innemâl hamru vel meysiru vel ensâbu vel ezlâmu ricsun min ameliş şeytâni fectenibûhu leallekum tuflihûn.İnnemâ yurîduş şeytânu en yûkia beynekumul adâvete vel bagdâe fîl hamri vel meysiri ve yasuddekum an zikrillâhi ve anis salâti, fe hel entum muntehûn.
Meali:
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?
Sadakallahul Aziym MÂİDE Suresi 90 - 91. ayet
Kaldigimiz yerden yolumuza devam ediyoruz, gecen sohbette demişdik ki: artik kötüyü ve kötülügü, belayi ve karanligi zulumetide kucklama zamani demişdik ki, hani bazen insan yorgun düşerde, akşami özler, akşam olsada bir yorganima sarilsamda yatsam der ya, işde belada karanlikda öyledir, gün dönüpde ve geceye dogru yönünü tutunca, ve dünya güneşe sirtini dönüpde uzaga dogru yolunu tutunca, artik onun cekdigi zincir ve urgan artik karanliga dogrudu.r kuyuya kovaya sallayan zincir ile, boş kovayi sallarken kolayca sallarsin amma, suya daldiripda doldurdugun kovayi cekmek artik güc kudret ister. işde size zikir evradimizi verdik amma, ve binen gemiye bindi, ve aldi zikri kabul etdi, amma işde trenin ön lokomotfi eger güclüyse, elli tane arkasindaki vagonu cekebilir, amm işde bayira gelince "kazma sapi kürek sapi - kazma sapi kürek sapi der zorlanir" bayiri cikinca ise "hak ettik bok etik - hak ettik bok ettik" diye hizlanirde gidermiş, işde aynen öyle biz bu trenin lokomotifi gibiyiz ve biz cektikce siz cekceksiniz ardimdan geleceksiniz, bayir aşagi inerken ise, arka lokomotifiler HIZLANIP ön lokomotifide iterler, sanirlar kendileri cekiyor bu treni, halbuki treni lokomotif ceker, bu sefer onlarda arkdan itince, kolay yolda, motor hizindan daha fazla hizlanir cünkü itme kuvvertide birleşince doppel HIZ amma, bayir yukari gelince, hem kendini eckecek hemde birde ardina takilan binlerscesini, yani ey sofilerim bazen olur zikir durur gibi olur, üzülmeyin, yani bayira gelince bazen tren durcak gibi olur, amma rabbim güc taket verirse tirmaniriz inşallah bu yokuşuda, üzülmeyin. bu zikir ahlak halini alincaya kadar devam, birakmak yok, bir gün olmazsa yarin olur elbet, sabir rayina oturcak amma zaman gerek. insan bir inşaata başlar tuglacidan tugla gelcek, kum ocagindan kum, cimento fabrikasindan cimento, ve bunlarin olmasi yetmez, harc makinesi, su ve insan gücü ve akli, ve en sonunda evin planini cizen bir mühendisin yolunu takip ede ede, bir bir bina inşaa edilmeye başlanir. ve o plani okuyabilen bir ustaya ve ona yardimci ameleyede ihtiyaca var. yani öyle cart diye ev yapilmadigi gibi, bu yolu rabbim bize cizdirdi amma, tam rayina oturmasi için, mahmut tuncerin dedigi gibi: "bakkal amaca bakkal amca, unun varmi" hikayesi, ve sizlerin hepinize ihtiyacim var bu yolda. helvacisindan, cimentocusuna, demircisinden, aşcisina dişcisine kadar, yani woltran öyle kolay kurulmuyor. nuh a gemi yap diyen rabbim, neden ona gökten bir gemi indirmedide, nuhun gemi yapmasini istedi, ve senelerce süren geminin inşaatini bekledi tufan için. tufan öyle bilmem falanci gezegenin carpmasi falan filen diyenler var, böyle bir düşünce ahmaklikdir, cünkü tufani rabbim önceden haber verdimi? verdi. sonra gemiye başlandimi, taaki gemi yapildi, sonra ise birde gemiyi doldur denildi, ve hepsinden alip gemi dolunca, rabbim start verdi tufan haydi cik ve bunlari helak et dedi, yoksa öyle bir uzay haraketi falan degil, planli projili bir mühendisin elinden cikma bir inşaat gibi, o tufanda, nuh un ve rabbimizin elinden cikmiş bir projenin hayata gecrilimesidir o. yani Allah gök e emredince nuh a yardım et diye ,evet gezegenler yildizlarda elbet itaatker bir asker olarak nuh a itaat edip işde tuifani yaptilar, ve gök sanki yarildi, ve yerde delindi ve su kaynadi ve o olay burda degil dedikya neptunda oldu, ve neptun artik bir daha eski haline gelmedi, işde o gemi ile nuh ve ümmeti neptünden alinip dünyaya indirildiler, amma bizden sonra yer yok, yani son durak dünya, ve burdan sonra gidecek başka bir gezegen ve yildiz yok, o yüzden bu lokomtifin son wagonu, ister kabul edin, isterse etmeyin, artik kacacak göcecek yer yok, önümüz güneş, ardimiz karanlik dip kuyular ve işde dünya 21 hazirani gecince, yönünü karanliga dogru tutup, güneşe sirtini döner, ve uzak köşeye dogru gider, ve tam menizlden cikacakken, eger geri döndürlürse, bu sefer işde winter yani kiş menziline yol alir, yani kiş menzili artik dünyanin yönünü tker güneşe dönüpde, güneşe dogru hareketi demekdir . ve Nuhun gemisinde nasil aşcisi kuşcusu berberi lazimsa, benim gemime binenlerdende, aşcisindan kuşcusuna, berberinden doktoruna herkes lazim, yoksa bu grup büyük inşallah ve ve yol uzun.
ve işde Allah, başta yazdigmiz ayette buyuruyorki "ickidede faydalar var, amma zarari ,faydasindan cok" diyor ki yani onun faydasindanda faydalanmak lazimdir, icki tamamen memnu, yasak, haram olmaz. yine bunu kim kullanmiş, yine o kafir dedikleriniz ilaclarda ve yaralari temizlemede mesala alkol kulllanirlar, yani öyle olunca, Rabbin sözü hak, yani ickinin veya alkolunde faydasi var ve biz ona bundaki yaratma hikmeti diyoruz işde, sen onun faydali tarfinida keşfedip ondanda faydlanabilirsin yoksa gerici bir müslüma, icki yasak, azi cogu yasak der ve TIBBIN en önemli malzemesi olan alkolun faydali tarafinida kullanmak aklina bile gelmez, cünkü mümin için kirmizi dur demekdir, o illa dur demek olur, yani öyle olunca ondan iyi birşey cakabilcegini hesap etmez, ve işde kafir gibi böyle bir cesaretede ihtiyac varki, işde onun cesaretide, yasaklara karşi, haramlara karşi, yani yasaklara dogru zulumete dogru, gidip güneşe sirtini dönüp karnlikdanda faydalanabilmek gayesi güden bir akil, yani müminin akli karanlikdan faydalanmayi hesap etmez, cünkü onlara zulum ve zulumet yasak yani. o yüzden rabbim müminlereine buyuruyorki bir garip hal gördün veya olay ile karşilaşdin yani hirisizilk eden bir mümin gördün ve şaşdin, şaşma Allah onun icine ne hikmet gizledi, rabbim daha iyi bilir, bu yüzden buyuruyorki rabbim:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr.
Meali :
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler.ve acayipliklere karşi “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
(ÂLİ İMRÂN Suresi 191. ayet)
ve dedikki melkler itaat etmek kabiliyetinde yaratildilar amma, ve secde etiler. oysaki şeytan isyan üzre halkolmuş ve secde etmemiş, o yüzden dedikki, her element kolayca bükülürken demir elementi egilmeyen, kolayca egilmeyen bükülmeyen, onun o isyani olmasa idi, ve hatta bunda karrali olmasa, az sonra egilse idi, yine demir demir olmazdi, onun tabiati, yani fitrati egilmemek üzre halkolmuş, sen bunu bilmezde "Allahda madem şeytani niye yaratdi" diye günaha girme, ona da Allah hikmet gizlemiş, sen bilmiyorsun diye, sanma ondaki hikmeti herkes bilmiyor, ve sana düşen hikmetini bilmedigin meselede işi Allah birakmak ve demekki
رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr
MEALI :
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
(ÂLİ İMRÂN Suresi 191. ayetten pasaj)
işde biz bu ayetide zikrimize duamiza kattikki, okudukca okudukca, inşallah rabbim hikmet pinarlarini gönlünüze aktirirda, artik o acayip sandiginiz bazi şeyleri de anlamanizi saglar. ve dedikki kuyuya zincir ile kovayi saldin ise, ve suya degdi ve daldi doldu ise, onu birde geri cekmek lazim, ve zenciri ve kovayi daldirmak için, serendeki zinciri aşagi aşagi cekerken, bu sefer dolunca yüklü kovayi ve zenciri bu sefer tam ZIT istikmate cekmek gerekir ki, dolu kovaya sahip olabilesin degilmi, öyleyse sevap işleye işleye aydinliga vardinsa, bazen uyuşukluk, bazen hata, bazen günah ile, bu sefeer ZIT istikmete gitmiş olursun, ve bunu dünya denen ve cemadat cinsinden olan, dünya denen varlik, her 24 saatte bir yapiyor, yani bir gece bir gündüz oluyor, yin eher senede bir, bir yaz bir kış oluyor, hic dünya hep güneşin dibinde durursa sonbahar gelirmiki, yine hep sevap işlersek insanligin, insan olmanin hikmetini nasil anlayacagiz degilmi, cünkü insan günah işlemezse meleklige yükselir, amma insan melek degildir, bazen günah işler ve hata yapar, ve o yüzden rabbim bizzat kuranda diyorki ey insan deki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ.
MEALi :
“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak hata yaparsak bizi sorumlu tutma!
(BAKARA-286. ayetten pasaj)
işde bu ayetide zikrimize kattikki, bu ayetin ve hikmetin SIRRI aciga ciksin.
Madem hic günah işlenmiyecek ve Allahin muradi bizim hic hata yapmamiz olsa idi, niye kuranda bize bu ayeti yazsin bildirsin degilmi. öyleyse hikmetini bilmediginiz meselelere burnunuzu sokmayin ey mehdi askeleri. nitekim HIZIR musanin şeriatine uymayan işler tutunca razi gelmedi, ve itiraz etdi ve hikmet ilminden mahrum kaldi, oysaki HIZIRIN yaptiklarinda gizli SIRLAR vardi, onlarda bazi hikmetler vardi, ve peygamber olsan hemde kelamullah lakabli peygamber olsan, hikmetini bilmedigin işler olabilir, sen bilmiyorsun diye, o yanliş degildir, sadece belkide sen bilmiyorsun, belki herkes ondaki hikmeti biliyor olabilir degilmi ve o yüzden
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn.
MEALi :
Öldürmek sizin için kerih gösterildi oysaki , Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Hikmetini Allah bilir, siz bilmezsiniz.
(BAKARA-216. ayet)
Hikmet için değişik tarifler getirilmiş, farklı mânâlar verilmiş. Bunlardan birkaçı şöyle:
HiKMET Nedir :
“İşleri en doğru ve en uygun biçimde yapmak.”
“Eşyanın hakikatinden bahseden ilim.”
“Eşyada gizli ilâhî sırlar ve gayeler.”
“Amelle beraber ilim.”
“Faydalı ilim ve salih amel.”
“İnsandaki akıl kuvvesinin istikamet üzere ve aşırılıklardan uzak olma mertebesi.”
ve insanoglu melegi ve faydali şeyleri kolayca kabul eder, amma şeytani ve zararli şeyleri kabul edip okuyamaz, ve onlarin hikmetini avamdan biri anlamaz, ve onlari sadece kötü sifati ile atfeder, oysaki Allah yilanin zehirinde şifa yaratandir, ve yilani kötü diye atfedince ona sokulamayan insan, onda şifa sakli oldugunuda bilemez bulamaz, oysaki öyle bir cesaretli insan lazimki, kötülügü ve kötüyüde araştirsin ve hikmet ehli olan süleyman ve davuda, şeytnlari asker vermiş , cenabi hak, bunu avam anlayabilirmi, şeytaninda caliştirilabilceginizi anlayabilirmi, şeytan sadece kötüdür ve düşmandir diye algilayan birisi süleymaanin hikmetini cözemez, ve o zman zincirde süleyman ve davud olmayinca, hakka vasil olmadaki seyri sülükdeki iki halka eksik olunca, ordan öteye gecemezki insan, ve davud ve süleyaman, şeytan ve cinlerden fayda gördüyse sen ben niye fayda görmiyelim, ey ahmak insan.
Hz. PeygamberBuyuruyorki:
“ilim ve Hikmet, mü’minin kaybolmuş malıdır; onu nerede bulursa alsın”
(İbn Mâce, Zühd 15; Tirmizî, İlim 19)
"Hikmetin konuşulup yayıldığı meclis, ne güzel meclistir."
(Dârimî, Mukaddime 28 )
"Bir ilim meclisine oturup hikmetli söz dinledikten sonra, bu meclisten bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali, bir sürü sahibi çobana gelip: 'Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!' deyince, çobandan: 'Git, en iyisinin kulağından tut al!' iznine rağmen, gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misalidir."
(İbn Mâce, Zühd 15; Ahmed bin Hanbel, 2/252)
"Hikmetin başı Allah korkusudur."
(Tirmizî; Feyzu'l-Kadir, 3/ 574; Beyhakî; Deylemî; Keşfu’l Hafâ, 1/421; İbn Merduyeh; İbn Kesir, 1/242)
"Yalnız iki kişiye hased (gıpta) edilebilir: Bir adam ki Allah kendisine hikmet vermiştir, o adam bu hikmet gereğince hareket ediyor ve bunu başkalarına da öğretiyor ve bir adam ki Allah kendisine mal vermiştir, o da malı Hak yolunda infâka/harcamaya koyulmuştur."
(Müslim, Salâtu'l-Müsâfirîn 47, hadis no: 267, -815-; Buhârî, İlim 15, Ahkâm 3, Zekât 5, İ'tisâm 13, Tevhid 45, Temennî 5; İbn Mâce, Zühd 23)
Rabbim ahirzman ümmeti, mehdi cemaatine, Hikmetle bakmak, hikmetle konuşmak, hikmetle susmek , hikmetle düşünmek nasip etsin. ve hikmetini bilemediklerine karşida isyan etmek degil "rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılân, subhâneke fekınâ azâben nâr" demeyi nasip etsin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 11 Temmuz 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
|
|
|
"ismi Vali" Veli Nedir Evliya Nedir? (Kar©glanin 26 Hazir |
Posted by: RasitTunca - 05-30-2018, 10:59 PM - Forum: 2016 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
 |
"ismi Vali" Veli Nedir Evliya Nedir? ve Aciyi Belayi Kucaklamak
(Kar©glanin 26 Haziran 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ
Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 155. ayetten pasaj
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
ente veliyyunâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrul gâfirîn.
Meali :
Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi mağfiret et ve bize acı. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.
Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 155. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ نَحْنُ أَوْلِيَاؤُكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَشْتَهِي أَنفُسُكُمْ وَلَكُمْ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ نُزُلًا مِّنْ غَفُورٍ رَّحِيمٍ وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû tetenezzelu aleyhimul melâiketu ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî kuntum tûadûn. Nahnu evliyâukum fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhirati, ve lekum fîhâ mâ teştehî enfusukum ve lekum fîhâ mâ teddeû. Nuzulen min gafûrin rahîm. Ve men ahsenu kavlen mimmen deâ ilâllâhi ve amile sâlihan ve kâle innenî minel muslimîn.
Meali :
Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra namazi dosdoğru kilanar ve indirilenlere iman edenler var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Sizin için Korku, vehüzünlenme yok artik, bilakis, sizi cagiran bir cennetle müjdeliyoruz sizi , Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. ve burda bu cennette sizin için satin alinmiş nefisler var , ve onlar onun icnde sizi cagirir dururlar. artik sizin o yeni korumaciniz olan rahime, yani anneye ininiz. Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardir."
(Sadakallahul Aziym FUSSİLET Suresi 30. 31. 32. 33. ayet )
İbnu Ömer (radıyallâhu anh)'in bir rivâyetine göre
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaza başlayınca önce veccehtü vechiye diye başlayan duayı, arkadan Sübhâneke duasını, bundan sonra da İnne salâtî ve nüsükî diye başlayan duayı okur, ondan sonra kıraate geçerdi.
veccehtü Duasi budur:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
İnni veccehtü vechiyelillezî, feterassemâvâti velarza hanîfevvema ene minel müşrikîn.
Meali :
Muhakkak ki ben, hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratan Allah’ın Zat’ına döndürdüm. Ve ben, müşriklerden değilim.
(Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 79. ayet)
İnne salâtî ve nüsükî Duasida budur :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn.
Meali :
“Muhakkak ki; benim namazım, kurbanım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
(Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 162. ayet)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
mhdmhdmhdmhdmhdm
( Hadis-i Şerif , mhdmhdm)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Rabbim buyuruyorki
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
E lâ inne evlîyâallâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn.
Meali :
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar.
(Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 62. ayet)
yine
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumâti, ulâike ashâbun nâr, hum fîhâ hâlidûn.
Meali :
Allah, iman edenlerin velisidir dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.
(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 257. ayet)
ve bu seneki gündönümünün birisini daha geride biraktik "21 haziran" gündönmü, yani artik günler uzaya uzaya en uzun vaktine erdi, ve artik gün döndü, ve arpa bicilme, bugday bicilme vaktine giriyoruz. ve 21 hazirandan sonra günler, artik 1 dakika ,iki dakika geri cekilcek, ve günler kisalip, gece uzunlaşacak, taaa ne zamana kadar, "21 Aralik" a kadar. ve 21 aralik en uzun karanlik ve gecenin oldugu gün demekdir, ve ikinci gün dönümü demekdir. ve bu yukarda yazdimgiz ayette ne buyruluyor, "iyilerin velisi dostu Allahdir, ve o onlari yavaş yavaş aydinlik ve yaza, uzun güne ulaştirirmiş", "kötülerin velisi ve dostuda, tagutmuş, ve o da kötü olanlari, geceye ve karanliga ulaştirimiş, yani 21 araliga götüren tagutmuş, 21 hazirana götürende Allah imiş.
ve artik Allah kötülere yavaş yavaş firsat taniyacak, nitekim onlarin babasi ve başi olan Azazil, meleklikden Tagutluga terfi edince, müsade isetemedimi? istedi. Allah müsade verdimi? evet verdi, "sen kiyametin sabahina kadar müsadeli olanlardansin." dedi. ve öyle olunca o teb asini toplayip dünyamiza karanlik ve sonbahar ve kişi getirmek ile görevlidir ve müsadelidir. Allah da dostlarini evliyasini toplayip, onlar ile, yazi ve ilkbahari getirir. işde ihtilafda bereket vardir budur.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ أَوْلَى النَّاسِ بِإِبْرَاهِيمَ لَلَّذِينَ اتَّبَعُوهُ وَهَذَا النَّبِيُّ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَاللّهُ وَلِيُّ الْمُؤْمِنِينَ
İnne evlen nâsi bi ibrâhîme lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne âmenû vallâhu veliyyul mu’minîn.
Melai :
Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da mü’minlerin velisidir, dostudur.
(Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 68. ayet)
ve hz ibrahime en yakini demek ibrahim ve HAC ve mekke ve cöl yani sicak ve "21 haziran" yani en uzun gündüz ve aydinlik, yani 21 hazirana en yakin olanlar aydinliga en yakin olanlar,ve onlar onun yolundan gidenler müslümanlar ve o ne der derki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
İnni veccehtü vechiyelillezî, feterassemâvâti velarza hanîfevvema ene minel müşrikîn.
Meali :
Muhakkak ki ben, hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratan Allah’ın Zat’ına döndürdüm. Ve ben, müşriklerden değilim.
(Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 79. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
ذْ هَمَّت طَّآئِفَتَانِ مِنكُمْ أَن تَفْشَلاَ وَاللّهُ وَلِيُّهُمَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
İz hemmet tâifetâni minkum en tefşelâ vallâhu veliyyuhumâ ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn.
Meali :
Hani sizden iki takım (paniğe kapılarak) çözülmeye yüz tutmuştu. Hâlbuki Allah onların [Allah, o ikisinin de (iki grubun da)] yardımcısı idi. Mü’minler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.
ALİ İMRAN Suresi 122. ayet
Aydinligin ve nurun ve ziyanin Rabi Allah oldugu gibi, şeytanı ve karanlığıda hizbinide yaratan, Allahdir, dogunun Rabbi Allah oldugu gibi, batininda Rabbi Allahdir, öyleyse "Allah, o ikisinin de (iki grubun da)dostudur ve artık mü'minler Allah'a tevekkül etsinler.
"Ne ilkbhardan ve yazdan geçilir vazegeçilir, nede Sonbahar ve Kışdan vazgeçilebilir. Allah ona yönelenlerin vekilidir, geceninde gündüzünde, yazında Kışında."
"Karoglan sözü 26.06.2016"
Allahu Teala nasil Azraili test edip, sonra Azraillige yeterli oldgunu görünce O nu ölüm melegi yaptiysa , Azazili de test etdi, ve yeterli oldugunu görünce, onuda şeytanliga ve tagutluga terfi ettirdi, ve kendine hasim aldi, bunu anlamamak için ahmak olmak lazim, yani güreşe rakip secmek gibi, ve şeytan, Allah a hasim oldu ki dedi: "senin kullarini azdiracan" dedi öyle olunca gece ile gündüzün savaşı gibi, hadi gt ne yapacaksan yap, benim halis kullarim, salih kullarim sana uymaz demedimi, yani git kendine asker topla, mallarina evlatlarina ortak ol, hadi git demedimi, yani müsadeli, yani şeytani, kış sonbahar ve zulumet ve karanligin vekili tayini etdi , kim gecesi için gündüzünden, her kim de gündüzü için gecesinden gecebilirki, degilmi. ancak mehdi aleyhisselam ümmetin gündüzü için, gecelerinide gündüzlerinide sarfetmekdedir.
وَاللّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَائِكُمْ وَكَفَى بِاللّهِ وَلِيًّا وَكَفَى بِاللّهِ نَصِيرًا
Vallâhu a’lemu bi a’dâikum. Ve kefâ billâhi veliyyen, ve kefâ billâhi nasîrâ
Meali :
Ve sizin düşmanlarınızı en iyi Allah bilir. Ve dost olarak Allah kâfidir. Ve yardımcı olarak Allah kâfidir.
NİSA-45. ayet
"Müminlerin göğüsleri, kalpleri hayırlı güzel işler sebebiyle kaynar, coşar. Fâcir kimselerin göğüsleri de kötü işler yüzünden coşar. Allahü teâlâ sizin kalbinizden geçenlere, niyetlerinize bakar. Niyetlerinize dikkat ediniz ki, Allahü teâlâ size merhamet etsin."
ve bizim ve yolumuzdan gidenlerin zikri olan "Raşidi Zikri" ni cekenlerden mevsim tesbihi sahip olanlar, yani onlar ilham yolu ile belirlenir, ve onlardan acemi olanlarin aramiza katilmasi sebebiyle zikirde devam gösteremedikleri için, bizleride tökezletiyorlardi, o yüzden zikrimize iki ayet daha dahil ettik bunlara karşı 10_1 ve 10_2bablarini ve yine yalancilarin şerrine denk gelenler için sonuna dogru "80._a ve 80._b ,80._c" bablarinida ekledik. ve ayrica 40_2, 54._3 ,54._4,54._5,54._6,62._2 bablari ve aciklamalar eklendi.
ve ayrica
[attachment=38460]
!!!DiKKAT!!!
#####################
Mevsim Tesbihi çekme makamına çıkarılmış sofilere o makam manen ilham yoluyla bildirilir ve günlük zikrini baştan 17 ve 18 e kadar yani Es elüke Duasına kadar 17.18 dahil okuduktan hemen sonra
Yağmur veya kar yağması için:
Ağzının genişliği, Dibinin Derinliğinden, Geniş Olan Bir Tasdan, Yazları , ilkbaharları ve sonbaharları saf berrak soğuk 3 yudum su içer, Sonbahar ve Kışları süt içer, Herzaman hergün değil, sadece ona içmesi için ilham geldiği günler içer, Tasın ağzında herzaman 1Parmak boşluk bırakılır. Su içerken 4/4 saf sade menba suyu kat, Süt içerken 3/4 Süt 1/4 Soğuk Saf Su ve yeterince Şeker, ve 1 mini damla mis Kat öyle iç.
Güneş doğması için: ilham geldiği günler zikrin tamami okunup bitirilesiye ve zikir bittikden 45 dakika sonrasına kadar mecbur olmadıkca su, süt, cay,… benzeri içecek içilmez, ve zikrin harareti ile icimizdeki kainatin ısınması ve güneşimizin doğması sağlanır.
Tas: küçük komposto, sütlaç tası veya ayetel kürsi yazılı zemzem tası.
Su veya Süt : Vücut sıcaklığından soğuk olacak.
#########################
110. Yazları 666 defa „Allah“ zikiri, Kışları 66 defa „Allah” zikri
çekilir.
Dikkat: „21 Haziran“ a kadar “666”cekilir, gün döndükten sonra yani „21 Haziran“ dan sonra.“ 21 Aralik“ a kadar sadece “66”cekilir.“ 21 Aralik“dan sonra ise Tekrar „666“ çekilmeye başlanır, taaki “21 Haziran” a kadar.
#########################
"Müminlerin göğüsleri, kalpleri hayırlı güzel işler sebebiyle kaynar, coşar. Fâcir kimselerin göğüsleri de kötü işler yüzünden coşar. Allahü teâlâ sizin kalbinizden geçenlere, niyetlerinize bakar. Niyetlerinize dikkat ediniz ki, Allahü teâlâ size merhamet etsin."
RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI V-PRO8.6 CIKDI
okumak isteyipde elinde olmayanlar
Burdan indirebilir
[attachment=38458]
YENiSi RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI V-PRO8.9 CIKDI
okumak isteyipde elinde olmayanlar
Burdan indirebilir
[attachment=38459]
----oOo-----
Aciyi Belayi Kucaklamak meselesine gelince
ve 21 Hazirani geride biraktik, ve artik yavaş yavaş günlerin kisalmasi, ve erken karanlik olmasi, ve mevsimin sonbahara, ordan kişa yol almasi için, sonbahar cocuklarini ve kiş cocuklarinida kucaklamamiz lazim, o yüzden işde karanligi sonbahari kışı ve geceyi sevmek, ve belayı kucaklamak bahsi olan başımızdan geçen inşirah suresi mucizesi ile bu vaazimizi hitama erdirecegiz inşallah:
Taş ocaginda calişiyorum, ve tarikati nakşibediyedeyim, ve yaklaşik hergün hatmeyi hacegan yapiyoruz, ve hatmede ki zikirlerden birisi "elemneşrah" okunur, yani inşirah suresi, ve o siralar inşirah suresine yogunlaşdim, ve bir gün taş ocaginda calişirken, taşlari kesmek için kompresor tabancasi ile deliyoruz, tabancam bozuldu, tamirciler ile iyi degilim, bana pek iyi davranmiyorlar,o siralar beni usta işci yerine koymuyorlar, ve ne kadar istedimse, hic yeni sifir yeni tabanca(kompresor tabncasi) vermediler, ta ki o güne kadar. ve o gün işde tabancam bozuldu, dedim bu gün bittik yine, bana taka tuka bir tabanca vercekler şimdi yine ugraşip durcaz dedim, ve mevlananin o sözü aklima geldi, ölüme dügüne gider gibi gitmesi, ve hemen" elem neşrah" suresi aklima geldi, dedim "Rabbim tamirhaneye gidiyon amma, sanki mevlananin ölüme gitmesi gibi, ibrahiminin ateşe gitmesi gibi gidioyorum, başa gelen cekilir." dedim ve "elemneşrah" okudum, ve dedim "her zorulugun ardina bir kolaylik vardir, ve evet muhakkak her zorulugun ardina bir kolaylik vardir" ve bunu tekrar ede ede tamirhanenin yolunu tuttum ve bu ayetin mucizesini gördüm. yani ayeti arapca okudum ve manasini da icimden düşündüm.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
Fe inne meal usri yusrân, İnne meal usri yusrâ.
ve tamirhaneye vardim Hans diye bir tamirci var, bana cikardi sıfır yeni bir tabanca verdi, sevincimden ayaklarim kıçıma deye deye sevine sevine yukari işyerime geldim, ve ilk defa sıfır yeni bir tabanca kullanmanin zevkini yaşadım, günlerce. ve bu mucizeye şükrettim, ve inşirah suresindeki bu ayetin böyle bir tılsımı olduğunu keşfettim, sen acıyı kucaklarsan acı sana, ibrahimin ateşinin güllük gülistana döndüğü gibi, hayra dönüyor velhasıl kelam. 21 hazirani gectiyseniz ve mevsim sonbahara doğru döndüyse bilinki acıyı ve belayı, karanligi kucaklama zamanina geldik demekdir.
Rabbim, cemaatimin, sevenlerimin sevdiklerimin başindaki belalari ve şerleri, inşirah suresindeki o iki ayetin sırrı ile, şerden hayra tebdil eylesin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 26 Haziran 2016 Pazar
Original Kar © glan
|
|
|
|