Thread Rating:
  • 7 Vote(s) - 2.57 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Büyük Hun İmparatorluğu ve Cengiz Han
#1
Oku-1 
   

Büyük Hun İmparatorluğu ve Cengiz Han

Cengiz Han

Cengiz Han[not 1] (doğum adıyla Temuçin,[not 2] y. 1162 – 18 Ağustos 1227), Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk Kağanı olan Moğol komutan ve hükümdardır.[3] Hükümdarlığı döneminde gerçekleştirdiği hiçbir savaşı kaybetmeyen Cengiz Han, Dünya tarihinin en büyük askeri liderlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. 13. yüzyılın başında Orta Asya'daki tüm göçebe bozkır kavimlerini birleştirip bir ulus hâline getirerek Moğol siyasi kimliği çatısı altında toplamıştır. Cengiz Han, hükümdarlığı döneminde, 1206-1227 arasında, Kuzey Çin'deki Batı Xia ve Jin Hanedanı; Türkistan'daki Kara Hıtay, Maveraünnehir; Harezm, Horasan ve İran'daki Harezmşahlar, Kafkasya'daki Gürcüler, Deşt-i Kıpçak'taki Rus Knezlikleri, Kıpçaklar ile İdil Bulgarları üzerine seferler yaptı ve imparatorluğu döneminde gerçekleştirdiği hiçbir savaşı kaybetmedi.[4] Bunların sonucunda Pasifik Okyanusu'ndan Hazar Denizi'ne ve Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.

1162 civarında Moğolistan'daki Onon Nehri yakınlarında doğduğu düşünülen Cengiz Han'ın gerçek adı ''Temuçin''dir. Babası Yesügey, düşman bir kabile olan Tatarlar tarafından zehirlenerek öldürüldüğünde Temuçin henüz 9 yaşındaydı.[5] Temuçin'in kabilesi, küçük yaştaki bir çocuğun liderliğini kabul etmedi ve kardeşleri ve annesiyle birlikte onları ölüme terk ederek kabileden sürdüler. Moğolistan'ın acımasız bozkırlarında kaçarak ve saklanarak hayatta kalmaya çalıştılar. Temuçin daha küçücük bir çocukken, avladıkları bir hayvanı paylaşmak istemeyen üvey kardeşini çıkan bir kavga sonucu öldürdü. 16 yaşına geldiğinde, daha önceden yaptıkları bir anlaşma sayesinde nüfuzlu bir kabileden olan Börte isminde birisiyle evlendi. Henüz 20 yaşına geldiğinde, tüm Moğolistan'da tanınan ve saygı duyulan bir komutan haline gelmeyi başarmıştı. Moğolistan'daki göçebe kavimleri birer birer kendi bayrağı altında birleştirdi. 1206 yılına gelindiğinde Moğolistan'da birlik sağlanmıştı.

1206 yılının ilkbaharında Onon Nehri'nin yakınlarında, kendisine bağlanmış olan bütün kabileleri bir araya getirerek büyük bir kurultay topladı. Tüm göçebe kavimleri birleştiren Temuçin tek bir ulus yaratmıştı ve bu ulusa “Moğol Ulusu” adını verdi. Bu kurultayda Temuçin, daha önceden aldığı “Kağan” unvanına ilaveten ''Cengiz'' unvanını aldı ve bu tarihten sonra kendisine “Cengiz Kağan” veya “Cengiz Han” diye hitap edilmesini istedi. Moğol toplumu, Cengiz Han'dan önce teşkilatsız ve düzensizdi. 1206 kurultayında devletin ordu ve toplumsal teşkilatını düzenledi.

Cengiz Han, hükümdarlığı döneminde, 1206-1227 arasında, Kuzey Çin'deki Batı Xia ve Jin Hanedanı; Türkistan'daki Kara Hıtay, Maveraünnehir; Harezm, Horasan ve İran'daki Harezmşahlar, Kafkasya'daki Gürcüler, Deşt-i Kıpçak'taki Rus Knezlikleri, Kıpçaklar ile İdil Bulgarları üzerine seferler yaptı ve imparatorluğu döneminde gerçekleştirdiği hiçbir savaşı kaybetmedi.[6] Bunların sonucunda Pasifik Okyanusu'ndan Hazar Denizi'ne ve Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanan bir imparatorluk kurdu.

Bozkır geleneğinden gelen onlu teşkilatı kullanarak, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne dayanan meritokratik bir ordu meydana getiren Cengiz Han’ın büyük bir asker olarak ün kazanmasının temelinde, kurduğu posta teşkilatı ve casus ağı ile istihbarat sanatına verdiği büyük değer önemli bir yer tutmaktadır. Yaptığı seferler sonucunda pek çok şehir tahrip olmuş ve milyonlarca insan da katledilmiştir, ancak Cengiz Yasası adı ile metinleştirilen kuralları ile işkenceyi, yalan söylemeyi, hırsızlık yapmayı ve zina etmeyi de yasaklamış; zanaatkârlar, doktorlar, belli bilgi becerisi olan eğitimli kişiler ve her dinden din adamlarına, hangi milletten olursa olsun aralarında bir ayrım yapılmaksızın saygı gösterilmesi ve vergiden muaf tutulmalarını da kanunlaştırmıştır.[7]

Cengiz Han aynı zamanda, halkının yazıya sahip olmasını sağlamak için Uygurlardan önemli kişileri başkenti Karakurum’a çağırmış ve Moğolca için Uygur alfabesini uyarlatarak bunu çocuklarına da öğretmesini istemiştir. Bu sayede Moğol dilinin de yazılı hale getirilmesini sağlamıştır.[8]

Cengiz Han, 1227 yılında Kuzey Çin'deki Tangutlar'ı yendiği seferden dönerken bilinmeyen bir nedenle öldü. Mezarının yeri ise günümüzde hâlâ bilinmemektedir. Ünlü bir söylentiye göre, kendisi ölmeden önce mezarının gizli tutulmasını vasiyet etmiş, o ölünce de yakınları onu bilinmeyen bir yere gömmüş, daha sonra cenazeye katılan herkes mezarın yeri hiçbir şekilde bilinmesin diye kendilerini öldürmüştür. Fakat bu iddia, birçok kişi tarafından uydurma olarak kabul edilir. Günümüzde arkeologlar Cengiz'in gömüldüğü yere yaklaştıklarını düşünüyorlar. İlerleyen yıllarda modern Moğolistan'ın muhteşem bir keşfe ev sahipliği yapması mümkündür.[9]

Cengiz Han öldüğünde sahip olduğu topraklar, tahmini olarak Büyük İskender'in dört, Roma İmparatorluğu'nun ise iki katı büyüklüğündeydi. Kurmuş olduğu imparatorluk, günümüzde Rusya hariç tüm ülkelerden daha geniş topraklar üzerine yayılmış vaziyette olup, onun ölümünden sonra oğulları ve torunları döneminde daha da genişleyerek, insanlık tarihinin gördüğü bitişik sınırlara sahip en büyük imparatorluk hâline geldi.

2003'te araştırmacılar American Journal of Human Genetics'te, yaklaşık 900 yıl önce yaşamış bir erkeğin genetik materyalinin günümüzde her 200 erkekten birinde bulunduğunu, yani Avrasya'da 16 milyon erkeğin bu genetik materyali paylaştığını iddia eden bir araştırma yayımladı. Bunun Avrupa'dan Afrika'ya kadar örnekleri vardır. Araştırmacılar, bu süper başarılı atanın kim olduğu sorusuna getirilebilecek en mantıklı açıklamanın Cengiz Han olduğuna karar verdiler.[10] Çünkü Cengiz Han'ın, vaktinde Çin'den getirttiği Taoist bir bilgeden ömrünü uzatmak için yardım istediği[11] ve bunun sonucunda, yaptığı seferlerle büyük şehirleri ele geçirdiğinde oralarda yaşayan birçok kadını himayesine alıp onlarla cinsel ilişkiye girdiği bilinmektedir.

Büyük Hun İmparatorluğunun Kuruluşu (M.Ö. 220)

Orta Asyanın doğusunda, bugünkü Çinin Kuzeyinde yaşayan Ön Türklerin bölgede çoğalması ve kültürlerinin egemen hale gelmesiyle birlikte birbirinden ayrı ve bağımsız yaşayan Hun kabileleri, Çine karşı zaman zaman bir araya gelerek mukavemet göstermeye başlamış ve birlik ruhu ortaya çıkmıştır. Kendi kabilesi  ve bölgedeki kabilelere liderlik yapan Teoman, zamanla güçlenerek bölgede yaşayan hunları bir araya getirip M.Ö. 220 yılında Büyük Hun Devletini kurarak Türklüğü Tarih sahnesine çıkartan isim oldu.

Büyük Hun Devletinin ortaya çıkmasıyla birlikte bazı Tunguz ve Moğol toplulukları da Hun İmparatorluğunun bünyesine girdiler. Devlet Haline Gelmeden öncede bölgede yaşayan Hunlar’ın akınlarından zarar gören Çin, Feodalizmden İmparatorluğa geçiş dönemine denk gelen bu dönemde Hun İmparatorluğunun kurulmasıyla birlikte daha da zor bir durumla karşı karşıya kaldı. Zira Hun İmparatoru Teoman, İmparatorluğun kurulmasıyla birlikte Kore’den Hazar Denizine kadar olan tüm bölgeye akınlar düzenleyerek hem Çin, hemde bölgede yaşayan diğer toplumların topraklarını imparatorluğuna dahil ederek güçlenmeye ve büyümeye başladı.

Hun İmparatorluğunun sahneye çıkışı, diğer imparatorluklara pek benzememektedir. Zira barbar ve göçebe bir toplum olarak görülen hunlar, Tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte yalnızca 50 yıl içerisinde dünyanın en büyük İmparatorluğu haline gelerek bölgeye hakim hale geldi. Çin’i vergiye bağlayarak İpek yolunu denetimi altına aldı ve bölgedeki diğer devletleri sindirdi. M.Ö. 177 yılında Hun toprakları Hazar Denizinden Kore’ye kadar uzanan ve Asya’nın neredeyse tamamını içerisine alan büyük bir imparatorluk haline geldi.  Bu ilerleyiş M.Ö. 40 lı yıllara kadar devam etti.


Büyük Hun İmparatorluğunun Zayıflaması (M.Ö. 54)

Zamanla muazzam seviyedeki İmparatorluk gücü, sefahat ve lüks yaşantıya da ayak uydurmaya başladı. Çin'le iyi ilişkiler içerisine giren Hun hakanları, Çin Saray kültürü ve alışkanlıklarına ayak uydurmaya başladı. Çin İmparatorluğuyla iyi ilişkiler içine girildiği bu dönemlerde Hun İmparatorları Çinli prenseslerle evlenerek farkında olmadan İmparatorluğun yıkımına zemin hazırladılar. Çinli prenseslerle birlikte gelen koruma orduları ve Çinli diplomatlar Hun topraklarında ve Sarayında rahatça hareket edebilir, kendi amaçlarına hizmet edecek faaliyetler icra edebilir hale geldiler. Güçlenen ve artık Hunlara vergi ödemek istemeyen Çinliler, ödedikleri vergiyi keserek Hun topraklarına akınlar düzenlemeye başladılar ve Hunların zayıflayarak küçülmesini sağladılar. 


Büyük Hun İmparatorluğunun Bölünmesi (Doğu Hun ve Batı Hun) (M.Ö. 54)

M.Ö. 54 yılında, Hun İmparatorluğunun hükümdarı olan iki kardeş Hohanye ve Çiçi ihtilafa düştüler ve İmparatorluk Doğu Hun ve Batı Hun olarak ikiye bölündü. Çin ile yakın ilişkiler içinde olan Hohanye ve Doğu Hun, Çin hükümdarlığı altına girdi, Çiçi Han  ise Çine ve kardeşi Hohanye'ye karşı sert tavır alarak Batı Hunun başına geçti fakat Çin, zayıflayan Batı Hunun üzerine giderek kısa bir süre sonra Çiçi hanı öldürerek Batı hunlarını yıktı (M.Ö. 36). Çine bağlı bulunan Doğu Hun ve hükümdarı Hohanye ise bölgedeki varlığını Çin ekseninde devam ettirdi. Çinin Muaffak olarak Hunları parçalamasıyla bölgedeki yapı Hunların aleyhine gelişmeye devam etti.


Büyük Hun İmparatorluğunun İkinci Kez Bölünmesi (Kuzey ve Güney Hun)(M.S. 48)

M.S. 48 yılında gerçekleşen bir diğer taht mücadeleside hükümdar Panu ile Pi arasında yaşandı. O dönemde ciddi bir hastalık salgını yaşandığı için Çinin saldıracağını düşünen Panu, Çine bir elçi göndererek barış istemesi ayrılık fitilini ateşledi. Panu'nun hükümdar olmasından rahatsız olan Pi, kendiside gizlice Çin'e elçi göndererek Panu'nun haritasını vermiş ve Çinin desteğini istemişti. Bu olaydan sonra Çin Pi'ye destek vererek Hun İmparatorluğunun başına geçmesini sağladı. Panu da güçlerini Kuzeye çekerek Kuzey Hun İmparatorluğunu kurdu. Bu dönemde Pi yönetimindeki Hun imparatorluğu, Çinin idaresini kabul ederek Güney bölgesinde, Panu ise Çine ve Güney Hun imparatorluğuna sert tavır alarak kuzey bölgesinde iki ayrı yönetim kurdu. Ancak Çinin ve Güney Hunlarının baskıları neticesinde M.S. 156 yılında Kuzey Hunları tamamen yıkılarak tarih sahnesinden silindi. Güney Hunları ise Çin ile iyi ilişkiler içerisinde olmasına rağmen, Çinin bu bölgeye hükmetme çabası neticesinde M.S. 216 yılında yıkılarak tarih sahnesinden silindi.

Bu dönem, Bölgede bulunan Kuzey Hunlarının 156 da yıkılıp,  siyenpiler tarafında batıya doğru itilmesi ve M.S. 216 Yılında Çinin Tüm Hunların topraklarını tamamen elini geçirmesiyle son buldu. Bölgede kalan Hunlar M.S. 400 lü yıllara kadar küçük devletler kurmuş olsada başarılı olamadılar. Bu olaylar silsilesinin neticesinde bugün Türkistan olarak alınan bölgeden Türk varlığı tamamen ortadan kalkmış oldu.


Asyanın doğusunda başlayan Hun hareketi, büyük Hun İmparatorluğunun yıkılması ve Hunların Orta Asyadan uzaklaştırılmasıyla başlayan süreç, yıkılan Büyük Hun İmparatorluğunda yaşayan Hun’ların batıya doğru hareketiyle farklı bir seyir izlemeye başladı. Buraya yaşayan Hunların büyük çoğunluğu gerek Çin akınları, gerekse Siyenpilerin sınırlarını genişletmesiyle büyük ölçüde Batıya doğru ilerleyen Hunlar, Hazar Gölü çevresinde toplanarak bu bölgeye yerleşip çoğaldılar.

Avrupa Hun İmparatorluğu (370 – 470)

Hazar Gölü ve Çevresinde yaşayan Hunlar, M.S. 400 lü yıllarda Avrupa Hun Devletini ortaya çıkarttı. 370 yılında, Balamir tarafından kurulan Avrupa Hun Devleti, varlığını ve topraklarını genişletmek için bölgede yaşayan Gotlarla (Ostrogot ve Vizigot) savaşarak batıya doğru itti. O dönemde Avrupanın neredeyse tamamı Roma imparatorluğu sınırları içerisindeydi. Bugün varolan Avrupa Ülkelerinin ataları, o dönemde Barbar kavimler olarak avrupanın muhtelif yerlerinde ve ormanlık alanlarında yaşıyor ve Roma İmparatorluğuna küçük çaplı saldırılar düzenliyorlardı. Hunların bölgeye hakim olmasıyla birlikte bölgede yaşayan Barbar kavimler Avrupa Hun devleti ve Roma İmparatorluğu arasında sıkıştılar. (Bu dönem tarihe, bugünkü Avrupanın yapısını oluşturacak sonuçlara varan Kavimler Göçü olarak geçer.) Önceleri Roma İmparatorluğu bu durumdan memnundu ve Avrupa Hun İmparatorluğuyla iyi ilişkiler içerisindeydi. Ancak bu dönem büyük hükümdar Attila’nın idareyi ele alması ve strateji değiştirerek Romanın üzerine doğru ilerlemesiyle seyir değiştirdi. Zamanla Roma İmparatorluğunu da hükmü altına alan Attila, Margos Antlaşmasıyla 422 yılında Roma İmparatorluğunu vergiye bağladı. Böylelikle barış sağlanmış oldu ancak Roma İmparatorluğu, 434 yılında antlaşmayı ihlal edince tekrar ilerlemeye ve Roma İmparatorluğunun üzerine seferler düzenlemeye başladı. Devam eden zamanda Doğu ve Batı Roma’yı kontrolü altına alan Attila, 452 Yılında idareyi tamamen ele almak için Roma şehrine yürüdü. Bu dönemde Papanın, Attila’nın huzuruna giderek teslimiyeti kabul etmesi ve bölgedeki Salgın hastalıkların baş göstermesi nedeniyle daha fazla ilerlemedi.

Büyük Hükümdar Attila, Fransaya kadar ilerleyerek Avrupa Hun Devletine en parlak dönemini yaşatmış ve bugünkü Avrupa Devletlerinin demografik yapısını oluşturan Kavimler Göçünü başlatarak tarihe yön vermiştir.

469 yılında Attila’nın ölümüyle oğulları saltanat mücadelesine girdi ve Avrupa Hun Devleti zayıflayarak yıkıldı. Avrupa Hun İmparatorluğunun yıkılmasıyla bölgede yaşayan Hunlar, bugünkü Macaristan ve çevresinde halen yaşamaya devam ederler. Zira Macaristana, Avrupalılar Macarlara Hungary demektedir. Bu isim Avrupa Hun Devletinden miras kalmıştır.


Ak Hun İmparatorluğu / Eftalitler (420 – 562)

Hazar gölü çevresinde yaşayan Hunların bir kısmı Batıya doğru ilerleyerek Avrupa Hun İmparatorluğunu kurmuş, bir kısmı da güneye doğru ilerleyerek Ak Hun İmparatorluğunu ortaya çıkartmıştır. Hazar Gölünde yaşayan iki büyük Hun kabilesi olan Uar ve Hun kabileleri birleşerek 420 yılında Ak Hun İmparatorluğunu kurmuştur. Bu İmparatorluk  İran ve Arap tarih kaynaklarında Eftalitler, Çin kaynaklarında ise Ak Hunlar olarak geçmektedir.

Bölgede yaşayan İki büyük kabile olan Uar ve Hun kabileleri birleşerek ortak yönetimle Ak Hun İmparatorluğunu kurmuş, 430 yılında da yönetime Aksuvar geçmiştir. Zamanla bölgesinde güçlenen Ak Hunlar, İran ile mücadeleye girerek İranın bölgedeki güçünü zayıflatarak önemli ölçüde güçlendi. 459 yılında Aksuvarın himayesinde olan Firuz İranın tahtına geçirilerek topralarını önemli ölçüde genişletti. Zamanla Firuz yönetimindeki İran Sasanileriylede savaşlar yapan Ak Hunlar, Hindistan ve Çin civarına kadar ilerledi. 470 yılında Hindistan üzerine yürüyerek burada bulunan Guptalar ve Pencap İmparatorluklarını yıkarak bu bölgeleride kontrol altına aldı. Ak Hunlar, Toraman ve Mihrikula döneminde en parlak dönemlerini yaşadılar. Karaşar ve Kandeharıda içine alarak geniş bir bölgeye hükmettiler. Bu dönem bölgede başka bir Türk Devleti olan Göktürklerin kurulması ve büyümesine kadar devam etti. Göktürklerin güçlenerek bölgeye hakim olması ve Sasanilerle ortak hareket etmesi neticesinde giderek güçlendi ve Göktürk ile Sasaniler birleşip Ak Hunları yıkarak topraklarını paylaştılar.


Özetleyecek Olursak ;

Hunlar, M.Ö. 220 yılında tarih sahnesine çıkarak ilk Türk devleti olan Büyük Hun İmparatorluğunu kurdu ve dünyanın en büyük İmparatorluğu haline geldi. Ancak zamanla sefahat ve Çin kültürüne yakınlaşmayla zayıflı(Zeker) bölündü ve kısa bir süre sonra yıkıldı. Ana Yurt olan Türkistandaki varlığı ortadan kalkan Hunlar, bölgede yaşayan halkların Hazar ve civarına Göç etmesiyle yeni bir dönem başladı ve Avrupa Hunları ile Ak Hunlar ortaya çıkarak Tarihe farklı bir yön verdi . Kurulacak diğer Türk devletlerinin önünü açtı. Avrupa Hun imparatorluğu, bugünkü Avrupanın Demografik yapısını oluşturan Kavimler göçünü başlatarak Türk varlığını Avrupaya kadar götürdü. Ak Hunlar ise bugünkü Orta Doğu bölgesinde yayılarak bölgesine hakim oldu. Diğer bir Türk Devleti olan Göktürkler ile İran Sasanilerinin birleşmesiyle yıkılarak tarih sahnesinden silinen son Hun İmparatorluğu oldu.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)