Thread Rating:
  • 2 Vote(s) - 2 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Bereket Nedir? Bereketi Nasıl Elde Edebiliriz?
#1
Dini-1 
   

Bereket Nedir? Bereketi Nasıl Elde Edebiliriz?

Bereket

Ashab-i Kiram'in âdetleri idi ki, her meyvenin turfandasim gördüklerinde o turfandayı huzûr-i Rasulullah (sav)'a getirirlerdi. Rasulullah (sav) da meyveyi alır ve şöyle dua ederdi: "Ey Allah'ım! Bizim meyvelerimize bereket ihsan eyle. Ey Allah'ım! Bizim şehrimize bereket ihsan ey!e. Ey AlIah'ım! Bizim mahsülerimize, miidlerimize bereket ihsan eyle. Ey Allah'ım! Muhakkak ki ibrahim Senin kulun, dostun peygamberindir. Ben dahi Senin kulun ve Senin Peygamberinim. İbrahim peygamber Sana Mekke için dua etti. Ben de Sana Medine için dua ederim. İbrahim Peygamberin'in Mekke için Sana dua ettiği gibi ve İbrahim Peygamberin Mekke için dua ettiğinin bir mislini de ihsan buyurman için dua ederim." (Mevahib, 2/23) Rasul-i Ekrem (sav), o turfanda meyveyi mübarek eline alıp zikrolunan dualardan sonra gördiiğii çocukların en küçiiğünü çağırıp ona verir idi. Bu hadis-i şerifte izah edilen meseleler: l.RasuI-i Ekrem (sav) ürünlerin bereketi için dua buyurdular. Zira dünya geçiminin büyük bir kısmı bunlar üzerinedir. 2.İbrahim (as)'in Mekke hakkındaki duası su ayet-i celilede beyan buyrulmuştur "Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulurki bu nimetlere şükrederler." (İbrahim, 14/37) 3.Rasul-i Ekrem (sav)'in Medine hakkında buyurduğu duanın semeresinin zuhuru kendi zaman saadetlerinde ve hulefa-i raşidin döneminde, doğu ve batıdan Medine-i Münevvere'ye gelen ürünlerde malın çokluğuyla ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar hep Rasul-i Ekrem (sav)'in hürmetinedir.

Bereketi Nasıl Elde Edebiliriz?


İnsan, dünya hayatında vaktinin artmasını, ömrünün uzamasını, malının çoğalmasını, çoluk çocuğunun çok olmasını, maîşetinin rahat olmasını ve bütün sevdiği şeylerin bolluğunu arzular, ki ona göre bütün bunlar, dünya saadetinin en önemli rükünleridir. Ancak şuurlu bir müslüman, bütün bu nimetlerin kendisi hakkında hayırlı ve bereketli olmasını diler, bu konuda çok dua eder. Bereket, "ilâhî hayrın bir şeyde sübût bulmasıdır" diye tarif edilmiştir. Bereket, az bir şeye girerse onu bol eyler. Bol bir şeye karışırsa, onu daha faydalı yapar. Bereket, bolluk değildir. Bereket, dünya ve âhiret saadeti adına faydalı oluştur. Nice az şeye sahip insan vardır ki berekete kavuşmuştur. Nice nice çokları eline geçirmiş zavallılar vardır ki, bereket ve hayrın ne demek olduğunu anlamadığından dolayı, o ellerindeki bol nimetlerden istifade edememekte, onları dünya ve âhiret adına kullanamamaktadırlar. Öncelikle bereketin azlıkla çoklukla öncelikli bir irtibatı yoktur. Yerine göre azlıktır, yerine göre çokluktur, yerine göre saadettir, yerine göre de hüzündür bereket… Şimdi kısaca ve belirgin noktalarıyla âyet ve hadisler ışığında bereket kaynaklarına bir göz atalım isterseniz.

Bereketi Nasıl Elde Edebiliriz?

1-Takvâ: Hocaefendi'nin yorumları ışığında Takvâ, ALLAH'ın emirlerini kemâl-i hassasiyetle tutup, yasaklarından kaçınmak ve fiziğin kanunlarına riâyet sûretiyle O'nun azabından korunma ve sakınma cehdi; şirkten ve şirki işmam eden şeylerden korunmak; farzları titizlikle yerine getirmek ve büyük günahlardan kaçınmak; küçük günahlara karşı titizlik göstermek; şüphelilerden kaçınmak… gibi anlamlara gelir. Takvâ, her türlü hayrın başıdır. Kur'an'da: "Eğer o ülkelerin ahalisi, iman edip takvâ dâiresine girselerdi, elbette Biz üzerlerine gökten, yerden nice bereket ve bolluk kapılarını açardık. Fakat onlar peygamberleri yalancı saydılar, Biz de işledikleri kötülükler sebebiyle kendilerini cezaya çarptırdık." (A'râf, 96) buyrulur. Yine ilgili bir başka âyette: "Kim ALLAH'a karşı gelmekten sakınırsa (takvâ dâiresine girerse), ALLAH ona sıkıntılardan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır." (Talâk, 2-3) buyrulur. Yani "aklına hayaline gelmediği bir yerlerden ihsan eder" demektir. Sâlih zâtlardan birine, "Fiyatlar yükseldi." denince, "takvâyla onları indirin, düşürün" diye cevap verir. Yani bir ekonomik bir dengesizlik varsa, takvâ konusunu tekrar gündeminize sokun, demektir bu. Yine, "Takvâ sâhibi biri, hiçbir zaman muhtaç olmaz." denmiştir.

2-Kur'ân-ı Kerim Okumak: Kur'ân-ı Kerîm, bereket ve şifâ kaynağı bir kitaptır. O'nun bereket ve şifâ oluşu, O'na olan îtikad ile doğru orantılıdır. "Biz sana feyizli ve bereketli bir kitap indirdik ki insanlar onun âyetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar." (Sad, 29). Kur'ân-ı Kerîm okumak vb. sâlih ameller, her türlü hayır ve bereketi celbederler.

3-Dua: Rahmet ve Bereket Peygamberi Efendimiz, bütün işlerinde ALLAH'tan hayır ve bereket dilemiştir. Meselâ, evlenmeyi düşünenler için: "Bârekallâhu leke ve aleyke ve cemea beynekümâ alâ hayr" "ALLAH sana ve senin üzerine bereket ihsan etsin, mübârek etsin. İkinizi de hayırla birleştirsin." buyurmuştur. Demek ki evlenme meselesinde "hayır ve bereketi" düşünmek ve bu şekilde dua etmek gerekiyor. Aynı şekilde, ALLAH Rasûlü, Zât-ı Âlîlerine yemek yediren bir sahabinin dua isteği üzerine şöyle buyurmuştur: "ALLAHümme bârik lehüm fîmâ razaktehüm va'ğfir lehüm ve'r-hamhüm" "ALLAHım! Onlara vermiş olduğun rızıkları bereketli eyle. Onları affet. Ve onlara merhamet buyur!" O'nun hayat-ı seniyyesinde benzeri dualar çoktur.

4-Hırs ve Cimrilikten Kaçınmak: ALLAH Rasûlü (Aleyhisselâm), Hakîm b. Hizâm'a şöyle buyurmuştur: "Yâ Hakîm! Şüphesiz şu mal, göz alıcı ve çok tatlıdır. Ancak bununla beraber insanların ellerinin kiri vardır onda. Kim bunu sehâvetle/gönül zenginliği ve cömertlikle alırsa o mal ona berkeketli olur/olsun. Kim de onu açgözlülükle alırsa, o mal ona asla mübârek ve bereketli olmaz/olmasın. Bu, nefsi cimri olan kişi, tıpkı yiyip yiyip asla doymayana benzer." Aynı mânâda Bediüzzaman Hazretleri şöyle buyurur: "Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir; ve mahrumiyet ve sefâleti getirir. Hırs sebeb-i mahrumiyettir; tevekkül ve kanaat ise vesîle-i rahmettir."

5- Alışveriş Muâmelelerinde Sıdk: Bu, doğruluk ve sadâkat meselesi çok önemlidir. İlgili bir hadîs-i şerif şöyledir: "el-Beyyiâni bi'l-hiyâri mâ lem yeteferrekâ! Fe in sadekâ ve beyyenâ bûrika lehümâ fî bey'ihimâ. Ve in ketemâ ve kezzebâ muhikat bereketü bey'ihimâ" "Alıcı ve satıcı alışveriş yerinden ve bu konudan ayrılmadıkları müddetçe muhayyerdirler. Her ikisi de doğru (sâdık) olurlar ve her şeyi açık seçik belirtirlerse alışverişleri mübarek/bereketli ve hayırlı olsun/olur. Şayet bazı şeyleri gizlerler ve dahi yalan da söylerlerse alışverişlerinin bereketini mahvederler/mahvolsun."

6- İşleri, Günün Evvelinde Yapmak: İslâm'ın istediği değerlerden biri, dakik ve erkenci olmaktır. Güneş doğmadan fecirde kalkıp, ibadeti yapıp hemen günlük işlere başlamalıdır. Borcu geciktirmeyip vaktinde ödemeli, verilen söze uymalı, vaatleri vaktinde yerine getirmelidir. Bunu, "ALLAHümme bârik li-ümmetî fi bükûrihâ" yani: "ALLAH'ım! Erkenci olmayı ümmetim hakkında mübârek kıl!" duası ifade eder. Duayı nakleden Sahr el-Gâmidî, Rasûlullah'ın, orduları sabah erken yola çıkardığını kaydettikten sonra, kendisinin tüccar olduğunu, malları müşteriye sabahın ilk saatlerinde gönderdiğini, böylece zenginliğe kavuştuğunu kaydeder. Erkenci olmanın gereği ve sabah namazından sonra yatmanın mekruhluğu üzerine başka rivâyetler de vardır: "Rızkı talep etmeye erken başlayın; çünkü erken başlamak berekettir, başarıdır." "Sabah vaktindeki uyku, rızka mâni olur." Bir diğerinde, sabah vakti uyuyan Hazreti Fâtıma (radıyALLAHu anhâ)'yı Rasûlullah'ın ayaklarıyla dürterek uyandırıp, "Ey kızım, kalk, Rabbinin rızk taksimine şâhit ol, gâfillerden olma, zira ALLAH rızkı, fecirle güneşin doğumu arasında taksîm eder." buyurur. Büyüklerimiz, sabah namazını vaktinde kılmayıp geciktirenin ve dolayısıyla bütün işlerini geç vakitlere erteleyenlerin, o gün yiyecek bir rızık bulmalarının bile çok ilginç bir şey olduğunu belirterek: "Sabah namazını güneşin doğmasından sonra kılan bir adamın o gün herhangi bir rızık bulabilmesi hayret vericidir." derler. Yani o gün karnını doyurduğuna şükretsin, aslında bulamaması çok normaldi, demektir.

7- Sünnet-i Seniyyeye Uymak: Çünkü her türlü işimizde sünnete uymak hayır ve bereket getirir. Bu konuda birçok hadis vardır. "Bereket, yemeğin ortasına iner. Tabağın kenarlarından yemeye çalışın. Ortasından yemeyin!" ALLAH Rasûlü, parmakları yalamayı ve tabağı israfsızca temizlemeyi emir buyurmuşlardır: "Birinizin lokması düşerse onu alsın, temizleyip tekrar yesin. Onu şeytana bırakmasın. Çünkü siz, bereketin, yiyeceğin neresinde olduğunu bilemeyebilirsiniz."

8- Tevekkül: Hocaefendi'nin yorumları ışığında tevekkül, sebepler dairesinde arızasız esbaba riâyet edip, sonra da Kudreti Sonsuz'un üzerimizdeki tasarrufunu intizardır. Sebeplere tevessül ile beraber onlara tesir-i hakiki vermemelidir. "Kim ALLAH'a tefvîz-i umûr ederse O, ona kâfidir." (Talâk, 3). Meşhûr hadislerinde ALLAH Rasûlü, ne hoş ifade buyurur: "Eğer Cenâb-ı Hakk'a lâyıkıyla tevekkül edebilseydiniz, sizi, sabah yuvasından aç ayrılıp, akşam tok olarak dönen kuşların beslendiği gibi rızıklandırırdı."

9- İstişare ve İstihâre: Önemli işlerde ehil insanlarla istişare ve ayrıca gerekirse ALLAH'a istihâre çok önemlidir. Sonunda ALLAH'ın kulu için seçtiğine de kabûl ve rıza göstermelidir. Muhakkak ki ALLAH'ın seçtiği dünya ve âhiret saadeti adına nefsimizin tercihinden çok daha faydalıdır. ALLAH Rasûlü bize istihâreyi öğretmiş, nâfile olarak iki rekat namaz kılmayı ve sonra da şöyle dua etmeyi emir buyurmuşlardır: "ALLAHım! Senin ilminle Senden hayır istiyorum. Senin kudretinle Senden güç istiyorum. Senin büyük lütfundan istiyorum. Zira Senin gücün yeter, benim ise yetmez. Sen bilirsin, ben ise bilmem. Sen gaybları hakkıyla bilirsin. ALLAHım, şu iş, Senin ilminde dinim, dünyam, hayatım, işimin sonu itibariyle benim için hayırlı ise, onu bana takdir eyle ve kolaylaştır. Sonra onda bana bereketler ihsan eyle. Eğer bu iş, Senin ilminde dinim, dünyam, hayatım, işimin sonu itibariyle benim için şerli ise, onu benden, beni de ondan uzaklaştır ve hayır nerede ise onu bana takdir et, sonra onunla beni memnun et!"

10- İstiğnâ, İktisat ve Kanaat: "Kim bir ihtiyaca düşer, onu insanlara arzederse, ihtiyacı pek giderilmez. O ihtiyacını ALLAH'a bildirirse/arzederse, ALLAH ona, ya tez zamanda ya da daha sonra gınâya kavuşturur." "Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur." "İktisat hem bir şükr-ü mânevî, hem nimetlerdeki rahmet-i İlâhiyeye karşı bir hürmet, hem kat'î bir surette sebeb-i bereket..." (19. Lem'a).

11- İnfak ve Sadaka: İnfak ve sadaka rızkın bereketlenmesine en büyük vesilelerden biridir. "De ki: Rabbim dilediği kimsenin rızkını, nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini de kısar. Siz hayır yolunda her ne harcarsanız ALLAH onun yerini doldurur, arkasını getirir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır." (Sebe, 39). Bir hadîs-i kudsi de şöyledir: "Ye'bne Âdem! Enfik, ünfik aleyk" "Ey Âdemoğlu! İnfak et ki Ben de sana infak edeyim.!" Bediüzzaman'ın tesbitleri konuya anlamlı bir katkı sunar: "Halbuki, zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyâttır. Zekâtı vermeyenin, herhalde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır."

12- Haramlardan Sakınmak: Haramın bütün şekil ve bütün sûretlerinden kaçınmak lâzımdır. Çünkü haramda bereket, hayır ve devamlılık yoktur. Bu konuda âyet ve hadisler pek çoktur: "ALLAH faizin bereketini eksiltir, zekât ve sadakaları ise nemalandırır, bereketlendirir." (Bakara, 276).

13- Nimetlere Karşı Şükür ve Hamd: Kalbin Zümrüt Tepeleri'nin ışığı altında şükür; herhangi bir iyiliğe karşı gösterilen memnûniyet ve minnettarlık; insana bahşedilen duygu, düşünce, âzâ ve cevârihi yaratılış gâyeleri istikametinde kullanmak anlamlarına gelir. Kalble, lisanla, îfâ edilebileceği gibi bütün uzuvlarla da yerine getirilebilir. Şükür önemli bir amel ve kıymetli bir sermaye olmasına rağmen "Kullarımdan şükredenler pek azdır" (Sebe, 13) fehvasınca, hakîki manâda uygulayanı fazla olmayan bir ameldir. Hakîkî şükür, nimetin tam bilinmesiyle gerçekleşir; zira nimetin kaynağı ve onu verenin takdir edilmesi büyük ölçüde nimetin bilinmesine bağlıdır. "Düşünün ki: Rabbiniz şöyle ilân buyurdu: Eğer şükrederseniz ben de nimetimi daha da artırırım; şayet nankörlük yaparsanız, iyi biliniz ki azabım çok şiddetlidir" (İbrahim, 7).

14- Beş Vakit Farza Devam: Namaz, bereketin en büyük kaynağıdır: "Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et. Biz senden rızık istemiyoruz, bilakis senin rızkın Bize aittir. Güzel âkıbet, takvâdadır, yani ALLAH'ı sayıp haramlardan korunmaktadır." (Tâ Hâ, 132).

15- İstiğfarı İhmâl Etmemek: Kur'an, Hazreti Nuh'un çığlıklarını anlatırken meseleye açıklık getirir: "Rabbinizden af dileyiniz. Zira o gafurdur. Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin. Size mal ve evlad ihsan buyursun, size bahçeler, ırmaklar, su kanalları nasib etsin." (Nuh, 10-11-12). Hz. Ömer (radıyALLAHu anh) kıtlık sebebiyle yağmur duasına çıktığında istiğfar etmekle yetinince, etraftan: "Yağmur için dua etmediniz?" diye sorulunca: "Ben, semanın yağmur gelen kapılarına vurdum" buyurmuş ve bu âyeti okumuştu. Hasan Basrî'nin meclisinde bir şahıs kuraklıktan şikâyet etti. O da: "İstiğfar et" dedi. Başka biri malî sıkıntılardan, diğeri çocuğunun olmadığından, birisi arazisinin verimsizliğinden dertlenince, onlara da aynı şeyi söyledi. Etrafındakiler garipseyince o, bu âyeti okudu.

16- Anne-Baba ve Büyüklere Hürmet: Bediüzzaman Hazretleri, anne-baba ve büyüklere hürmetin sebeb-i bereket olduğunu 21. Mektup'ta uzun uzadıya açıkça beyan eder: "Ey derd-i maişetle müptelâ olan insan! Bil ki, senin hanendeki bereketli direği ve rahmet vesilesi ve musibet dâfiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır. Sakın deme, "Maişetim dardır, idare edemiyorum." Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı. Hattâ değil yalnız ihtiyar akraba, belki insanlara arkadaş verilen ve rızıkları insanların rızıkları içinde gönderilen kedi gibi bazı mahlûkların rızıkları dahi bereket sûretinde geliyor. Eğer âhiretini seversen, işte sana mühim bir define: Onlara hizmet et, rızalarını tahsil eyle. Eğer dünyayı seversen, yine onları memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahatlı ve rızkın bereketli geçsin."

Dar bir makale çerçevesine sığıştırmaya çalıştığımız mesele, aslında daha ayrıntılı işlenebilirdi. Çünkü "esbab-ı bereket" dediğimiz meselenin daha teferruatlı yanları da vardır. Bunun bir imtihan oluş boyutu… meselâ değinilmesi gereken bir yanıydı. Sadece âyet ve hadisler ışığında kabaca işlemeye çalıştık. Ancak yine selef-i sâlihîn dediğimiz büyüklerin hayat tarzlarında, bize emânet edilen bazı bereketli sözlerinde bunları yakalamaya çalışmak da gerekirdi. İnşALLAH bunları başka bir zaman ele almaya çalışırız. Rabbim, hayatımıza bereket ihsan etsin. İşlerimizi hayırlı eylesin. Dünya ve âhiret adına kazançlı çıkmamıza yardımcı olsun.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)