Thread Rating:
  • 2 Vote(s) - 2.5 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
İslâm'da Sularla İlgili Hükümler - Su Artıkları Hakkında - Abdest ve Sular
#1
Dini-1 
   

İslâm'da Sularla İlgili Hükümler - Su Artıkları Hakkında - Abdest ve Sular

Âyet ve hadislerde suyun yeryüzündeki varlıkların hayatı açısından önemine ve aslî temizlik aracı olduğuna işaret edilir.

Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın insanı ve diğer canlıları sudan yarattığı (el- Enbiyâ 21/30, en-Nûr 24/45, el-Furkan 25/54), temizlenme dahil birçok hikmete mebnî olarak gökten temiz su indirdiği (el-Bakara 2/22, 164, el-Enfâl 8/11, el-Furkan 25/48) belirtilerek suyun yeryüzündeki varlıkların hayatı açısından önemine ve aslî temizlik aracı olduğuna işaret edilir. Hz. Peygamber'in hadislerinde de yine su ile temizlenmenin önemi sıklıkla vurgulanarak durgun ve akarsuların, yağmur, kaynak, deniz ve göl sularının maddî ve hükmî temizlikte kullanılmasıyla ilgili temel açıklamalar yer alır. Durgun ve akarsuların temizliğinin sağlanması ve korunması, bu konuda önerilen tedbirler, getirilen yasaklamalar hadis kültüründe önemli bir yekün tutar.

1) Mutlak Su - Mukayyet Su

Yaratıldığı tabii halini koruyan, mahiyetini değiştirecek başka maddeler karışmamış suya mutlak su denilir. Yağmur, kar, deniz, ırmak, kaynak ve kuyu suları normalde böyledir. Mutlak suyun üç özelliği ve iki tabiatı vardır. Özellikleri, rengi, kokusu ve tadıdır; iki tabiatı da inceliği ve akıcılığıdır. Öte yandan mutlak su, temiz ve temizleyici olup olmama yönüyle beş  kısma ayrılır. Suyun temizleyici sayılması, abdest ve gusül  gibi  hükmî  temizlik aracı olabilmesinin câiz oluşunu, temiz sayılması ise diğer maddî temizlik ve kullanım aracı olabilmesini ifade eder.

1- Rengi, kokusu ve tadı bozulmamış, içine pis bir madde karışmamış, kullanılması mekruh ve şüpheli hale gelmemiş sular hem temiz hem de temizleyici sayılırlar. Tabiatta normal halde bulunan mutlak sular kural olarak böyledir. İnsanın, at, deve, sığır, koyun ve keçi gibi eti yenen hayvanların ve kuşların artığı sular da, bu sulara maddî bir pislik bulaşmadığı sürece kural olarak hem temiz hem temizleyicidir.

2- Temiz ve temizleyici olmakla birlikte kullanılması mekruh olan sular: Tavuk gibi eti yenen, kedi gibi eti yenmeyen evcil hayvanların, çaylak, doğan gibi yırtıcı kuşların artığı sular böyledir. Hz. Peygamber kedi hakkında "O pis değildir, çünkü aranızda dolaşıp duran yaratıklardandır" (Ebû Dâvûd, “Tahâret”, 38) buyurarak bunlardan sakınmanın imkânsızlığına işaret etmiştir. Eti yenmeyen yırtıcı kuşların gagaları kemik olduğundan, artığı sular diğer yırtıcı hayvanlarınkinden farklı görülmüştür. Bu tür sularla abdest almak veya gusletmek mekruhtur. Ancak normal su bulunmadığında bu sular hem abdest ve gusül gibi hükmî temizlikte hem de maddî temizlikte kullanılabilir.

3- Abdest, gusül gibi hükmî temizlikte kullanılmış olan sular (mâ-i müsta‘mel), maddî bakımdan temiz olsalar bile ikinci defa hükmî temizlikte kullanılır. Fakihler bu suların temizleyici olmadığını söylerken bunu anlatmak istemişlerdir. Ancak fakihlerin çoğunluğu aslî özelliklerini kaybetmemesi ve maddî bir kirlilik de taşımaması kaydıyla kullanılmış suyu temiz sayar ve bu suyun maddî temizlikte kullanılabileceğini söyler. Bazı fakihlerin ise ihtiyatla hareket edip kullanılmış suları dinen necis su grubunda mütalaa ettiği görülür. Bu görüş ayrılıkları suyun kıt olması halinde kullanılabilecek bazı ruhsatlar içermesi sebebiyle faydadan hâlî değildir.  Abdestsiz veya cünüp olan kimsenin suyu almak  veya  sıcaklığına  bakmak  amacıyla elini suya sokmasıyla bu su kullanılmış sayılmaz.

4- Temiz ve temizleyici olmayan sular: İçine pislik düştüğü kesin olarak veya galip zan ile bilinen –tanımı aşağıda gelecek olan– az miktardaki sular ile içine düşen pislikten dolayı rengi, tadı veya kokusu bozulan büyük su birikintileri ve akarsular böyledir. Köpeğin, eti yenmeyen vahşi hayvanların artığı sular da temiz değildir.

5- Eşek ve eşekten doğan katırın artığı suların hükmî temizlikte kullanılıp kullanılmayacağı ise şüphelidir. Temiz su bulunmadığında bunlarla abdest ve gusül alınır ve ayrıca teyemmüm yapılır.

İçine temiz bir maddenin katılmasıyla incelik ve akıcılığını kaybeden mutlak sulara veya tabii bir oluşumla meydana gelip özel bir isimle anılan sulara "mukayyet su" tabir edilir. Gül suyu, meyve suyu, maden suyu, diğer helâl meşrubat türleri veya içinde nohut, mercimek benzeri temiz şeylerin pişmesiyle incelik ve akıcılığını kaybeden sular böyledir. Mutlak sular temiz ve temizleyicilik özelliğini kaybetmediği sürece hem maddî pisliğin temizlenmesinde hem de hükmî temizlikte kullanılabilirken mukayyet sular, normal su bulunmadığı zaman sadece maddî temizlikte kullanılabilir.

2) Durgun Su - Akar Su

Suyun durgun veya akar olması, durgun ise miktarı, o suyun temiz ve temizleyici olma özelliğini belirlemede etkin rol oynar. Akar sular ile büyük havuz niteliğindeki durgun sular üç temel vasfından biri değişmedikçe yani rengi, tadı veya kokusu bozulmadıkça içine düşen bir pislikten dolayı temiz ve temizleyicilik özelliğini yitirmez. Buna karşılık küçük havuz niteliğindeki durgun sular, içine bir pislik düşmekle üç temel vasfında değişme olup olmadığına bakılmaksızın temiz ve temizleyici olmaktan çıkar.

I -Mutlak Sular:

Bunlar, yaratıldıkları aslî vasıf üzerine duran yağmur, kar, deniz, göl, ırmak, pınar ve kuyu sularıdır. Su denildiği zamanda ilk olarak bu kısım akla gelir. Abdest ve gusülde de sadece bu kısım sular kullanılır.
II - Mukayyed Sular:

İçine herhangi bir maddenin karışmasıyla aslî vasfı bozulmuş ve hususî bir ad almış olan sulardır. Gül suyu, çiçek suyu, meyve suyu, et suyu, v.s....

Mutlak suyun içine mukayyed su karışır ve mutlak suyun üç vasfından, yani, renk, koku ve tadından birini veya ikisini değiştirir ise, bu su, mukayyed su hükmünü alır.

Mutlak suyun içine toprak, sabun, v.s. gibi temiz bir madde düşmekle mutlak su olmaktan çıkmaz. Yeter ki suyun incelik ve akıcılığı kaybolmasın.
Mutlak Sular Kaç Kısma Ayrılır?

Mutlak sular kendisi temiz olup olmaması, başka bir şey'i de temizlemeğe elverişli bulunup bulunmaması bakımından şu kısımlara ayrılır:

a - Hem temiz, hem de temizliğe elverişli ve kullanılmasında da hiçbir dinî mahzur olmayan sular... Bu sular 3 vasıfdan hiçbiri kaybolmamış temiz sulardır. Hem içilir, hem yemek yapılır. Abdest ve gusülde de kullanılır.

b - Hem temiz, hem de temizleyici, fakat zaruret olmadan kullanılması mekrûh olan sular.

Ev kedisi gibi ehlî bir hayvanın veya çaylak, doğan, v.s. gibi yırtıcı bir kuşun artığı olan sulardır. Bu sular, her ne kadar temiz ise de başka su varken yeme ve içmede, abdest ve gusül temizliğinde kullanılmamalıdır. Ancak başka su yoksa, kullanmakta hiçbir dinî mahzur kalmaz.

c - Temiz, fakat temizleyici olmayan sular...

Bunlar gusül ve abdestte kullanılmış olan sulardır. Bunlara mâ-i müsta'mel (kullanılmış su) denir. Bu sular temizdir ve maddî pislikleri temizlemekte de kullanılabilirler. Ancak abdestte ve gusülde kullanılmazlar. Yemek ve içmekte kullanmak ise mekruhtur.

d - Temiz olmayan sular...

İçine bir pisliğin düştüğü kesin olarak belli olan ve küçük su tabir

edilen az miktardaki sulardır. Bu sular hiçbir şeyde kullanılmazlar.

e - Şübheli sular...

Ehlî merkep ve bundan doğmuş katırların artığı olan sulardır. Bu suyun temiz olduğu ittifaklı, ancak abdest veya gusülde kullanılıp kullanılmayacağı ihtilâflıdır.

Mutlak sular, içine düşen necâsetle pislenip pislenmeme yönünden ise, ikiye ayrılır: Durgun sular, akar sular.

I - Durgun Sular:

Bu sular, miktar itibariyle çok su ve az su kısmına ayrılırlar.

Çok su ile akarsu, pislenme yönünden aynı hükme tâbidirler.

a - Çok su: Yaklaşık olarak 50 m2lik bir satha sahip olan durgun su birikintisine veya su havuzuna çok su veya büyük havuz (havz-ı kebir) tabir edilir. Bu sular, pislenme bakımından akarsularla aynı hükme tâbidirler. Yani, içine bir pislik düştüğünde suyun üç vasfından biri değişmedikçe temiz sayılır. Bu suların derinliği ise, en az 1 karış veya 24 parmak olmalıdır.

b - Az su: Yaklaşık olarak 50 m2'den az bir satha sahip olan su birikintisine veya su havuzuna az su (veya küçük havuz) ismi verilir. Bunlar içlerine herhangi bir pislik düştüğü zaman, derhal pislenirler. İsterse 3 vasfından hiçbiri değişmesin. Meselâ, böyle bir suya bir damla kan damlasa suyu temiz olmaktan çıkarır. Bu sular, pisliğin değmesi ile bile pislenmiş olurlar.

Meselâ, köpeğin yalaması ile...
II - Akar Sular:

Akar suyu, akış kuvvetiyle bir saman çöpünü sürükleyip götürebilen su diye tarif etmişlerdir. Akarsular, çok su hükmündedir. İçlerine pislik düştüğünde üç vasfından biri bozulmadıkça, pis olmaz.

Pisliğe temasından dolayı üç vasfından bir veya ikisi değişen su ile temizlik yapılmaz. Ama bu su ile, bitki ve toprak sulanabilir. Sığır ve deve, davar gibi hayvanlara da içirilebilir.
Mutlak ve Mukayyed Suların Hükmü Nedir?

Mutlak sular, suyun temizliğini bozacak haricî bir ârıza bulunmayınca içilir, yemekte ve maddî temizlikte de kullanılır. Kendileriyle abdest ve gusül alınır.

Mukayyed sular ise, bunlar ile abdest ve gusül alınmaz. Yani bunlarla hükmî necaset giderilmez. Çünkü Cenâb-ı Hak bu gibi temizlikler için, sadece mutlak suların kullanılmasını emretmiştir. Ne var ki mukayyed suların bir kısmı, içilebilir. Ve yemeklerde de kullanılabilir. Bunların yağlı ve koyu ve yapışkan olmayan kısmıyla maddî temizlik de yapılabilir.

Fakihlerin bu konudaki yaklaşım ve kıstasları dikkatlice incelendiğinde, onların hem suyun aslî özelliğini korumasına önem verdikleri hem de içine küçük bir pislik düştü diye bol miktarda suyun kullanılamaz olmasını önlemek istedikleri görülür. Böyle olunca suyun teminindeki kolaylık ve zorluk, suya düşen pisliğin tür ve miktarı da göz önünde bulundurulmak kaydıyla, mezheplerin bu konudaki farklı görüşlerinin bir ruhsat olarak değerlendirilebileceği, kişilerin kendi kültür, imkân hatta kalbî mutmainlikleri açısından bu ruhsatlardan birini seçebileceği söylenebilir.

Diğer yandan suyun temel özelliklerinde bir bozulma olduğunda veya yapılan bilimsel incelemeler ve laboratuvar tahlilleri sonunda insan sağlığı ve çevre için zararlı olduğu tesbit edildiğinde bu suyun kullanımının dinen de câiz olmayacağı açıktır. Çünkü insanın sağlık, güvenlik ve huzur içinde yaşaması dinin genel hedeflerinden biri olduğu gibi bilimin de ana gayesini oluşturur. Bu sebeple fıkıh kitaplarında suyun maddî ve hükmî temizlikte kullanılabilmesi için aranan şartlar, suyun kullanımının dinî hükmüyle ilgili nihaî bir ölçü ve çözüm olarak değil, fertlere günlük yaşayışlarında kolaylık sağlamayı ve ortalama bir ölçü getirmeyi amaçlayan öneri ve katkılar olarak anlaşılmalıdır. Nitekim madenî kaplara konup güneşte ısıtılan suyun kullanımını bazı fakihlerin mekruh gördüğü, bunu söylerken de bu tür suların sağlığa zararlı olduğu noktasından hareket ettikleri bilinmektedir. Böyle olunca suyun temizliği konusunda fıkıh kültürümüzdeki bu tür yaklaşımları ilke ve amaç yönüyle değerlendirip günümüzdeki teknolojik gelişmelerden, arıtma ve tahlil imkânlarından ve pozitif bilimin sonuçlarından âzami ölçüde yararlanmak vazgeçilmez bir önem taşımaya başlamıştır.

Su Artıkları Hakkında Hükümler

53- Az ve durgun olan su artıkları şu kısımlara ayrılır:

1) Hem temiz, hem de temizleyici olan ve kerahet taşımayan artıklar: Bunlar, ağızları temiz olan bütün insanların, deve sığır ve koyun gibi, eti yenen evcil hayvanların, atların ve attan veya inekten doğmuş katırların, eti yenen vahşi hayvanların, eti yenen kuşların artıklarıdır. Bu cins hayvanların su artıkları içilir ve bu artıklarla temizlik yapılabilir. Ağızları temiz olmayanların artıkları da temiz değildir. Şarap içen veya ağız dolusu kusan kimselerin şarap içmelerinin veya kusmalarının hemen arkasından içtikleri suyun artığı gibi.

2) Kullanılmaları mekruh olan artıklar: Bunlar, kedilerin, tavukların ve atmaca, şahin, doğan, çaylak, katal gibi yırtıcı kuşların ve pislik yemekten çekinmeyen koyun, sığır, keçi gibi hayvanların artıklarıdır.

Başka temiz su varken bunların içilmesi ve temizlikte kullanılması tenzihen mekruhtur. Fakat başka su bulunmayınca, bunlar içilebilir ve bunlarla temizlik yapılabilir. Bu gibi sular varken teyemmüm yapılması caiz değildir.

3) Kullanılmaları şüpheli olan artıklardır. Bunlar, yabanî olmayan merkeblerin ve bunlardan doğmuş katırların artıklarıdır. Başka temiz su bulunmayınca hem abdest alınır, hem de ihtiyat olarak teyemmüm yapılır.

Şüpheli (meşkûk) bir su ile, şüpheli olmayan bir su birbirine karışacak olsa, tartıca ağır gelene itibar edilir. Bu iki su eşit olunca, yine ihtiyat olarak teyemmüm de edilir.

4) Necis (pis) sayılan artıklardır. Bunlar, köpek, kurt, aslan, kaplan, domuz ve benzeri hayvanların ve vahşi kedilerin artıklarıdır. Bunlar temizlikte kullanılamaz ve zaruret olmadıkça da bunlar içilemez.

54- Terler ve salyalar, ağızdan akan sular hüküm bakımından artıklar gibidir. Bu bakımdan artığı temiz olanın, ter ve salyası da temizdir. Artığı mekruh veya şüpheli (meşkûk) olanın, ter ve salyası da mekruh veya meşkûk (şüpheli) olur.

Artıkları temiz olmayan hayvanların terleri ve salyaları da temiz değildir.

55- Bir arada bulunan kaplardan çoğunda temiz su ve az bir kısımda pis su bulunsa, araştırma yapmak gerekir. Kapların hangilerinin temiz olduğu zan üstünlüğü ile tayin edilir. Ondan sonra da, tayin edilen sulardan içilir, abdest ve gusül temizliği yapılır. Çünkü hüküm kuvvetli olan hale göredir. Fakat temiz olmayan kaplar temizlerden daha çok veya temizlere eşit olsa, yemekte ve içmekte kullanılmak için araştırma yapılabilir; ancak abdest ve gusül için araştırma yapmak gerekmez. Bu sular döküldükten veya hayvanların ihtiyacı için birbirlerine kanştırıldıktan sonra teyemmüm yapılır.

Kuyular Üzerindeki Hükümler

56- Kuyular, suları ne kadar çok olursa olsun, yüzeyleri yüz arşın (takriben altmış beş) metrekareye ulaşmadıkça yahut daima akıp giden bir su yolu üzerinde bulunmadıkça küçük sular (küçük havuzlar) hükmündedirier. Bu esasa göre, içlerine düşecek şeylerden dolayı haklarında aşağıdaki hükümler uygulanır.

57- Üzerlerinde pislik bulunmadığı bilinen insan veya eti yenen koyun ve deve benzeri hayvanların içlerine düşüp de diri olarak çıkmış oldukları kuyuların suyu pis olmaz.

Yine katırın ve merkebin, atmaca, şahin, çaylak gibi yırtıcı kuşların, köpek, kurt, kaplan benzeri canavarların içine düşüp de diri olarak çıktıkları kuyuların da suyu pis olmaz; ancak ağızlarının salyasının düştükleri suya bulaşmaması lazım. Bulaştığı takdirde su, salyanın hükmüne bağlıdır. Hayvanın salyası temiz ise, artığı gibi su da temizdir.

{(*): Bütün bu bahisde sözü geçen temizlikten din bakımından ibadetlerin yapılmasına engel olan hades ve habesin giderilmesinin kasdedildiğini, yoksa tıbbî ve fennî temizlik kasdedilmediğini önemle kaydetmek gerekir.}

Salyası pis ise, su da pis olur. Bu durum daha önce bildirilmişti.

58- Bir kuyunun içine fare, serçe veya bunlardan birinin büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse, o hayvan henüz şişmemişse, bu hayvan kuyudan çıkarıldıktan sonra yirmi kova su kuyudan çekilip dökülür. Bu miktar suyun çıkarılması vacibdir. Bu mikdar su çıkarılmadıkça kuyunun suyu temiz olmaz. Böyle bir kuyudan otuz kova çıkarılması müstahab olur.

59- Bir kuyunun içine kedi, tavuk, güvercin veya bunlardan biri büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse de, henüz şişmeden çıkarılsa, o kuyudan kırk kova su çekilir ki, bu mikdar su çıkarmak vacibdir. Elli veya altmış kova su çıkarılması müstahab olur.

60- Bir kuyunun suyuna, bir damla dahi olsa, kan, şarab, sidik gibi akıcı bir pislik karışsa, o su pis olur. Yine bir kuyunun içine domuz düşse yahut koyun, keçi ve bunlar büyüklüğünde bir hayvan düşüp öldükten sonra şişmiş olsa, yahut serçe ve fare büyüklüğünde küçük bir hayvan düşüp ölerek dağılsa veya tüyleri dökülse, o kuyunun dibinde bir kova su kalmayacak şekilde suyunun tümünü çıkarmak icab eder. Ancak kuyunun suyu çok olup devamlı olarak kaynamakta ise, iki yüz kova su çekmek yeterlidir; bu vacibdir. Üç yüz kova çıkarılması müstahabdır. Daha sağlamı, kuyunun içindeki su mikdarının kaç kova olduğu hesaplanarak o mikdar suyun çıkarılmasıdır. Bazı alimlere göre fetva, bu şekilde işlem yapmaktır.

61- Bir kedi köpekten korkarak yahut bir fare kediden veya bir koyun kurttan korkarak kaçıp da ölmeyecek şekilde kuyuya düşse, kuyunun bütün suyu pis
sayılır. Çünkü bu hallerde hayvanların işemiş olmaları ihtimali kuvvetlidir. Fakat geçerli sayılan diğer bir görüşe göre, bu halde kuyu pis olmuş sayılmaz. Zaruret bakımından bu hal bağışlanmıştır.

62- Tavuktan çıkan taze bir yumurtanın ve yeni doğmuş bir kuzunun içine düştüğü su pis olmaz; ancak bunların üzerinde pislik bulunduğu bilinirse, su pis olur.

63- Tercih edilen görüşe göre, bir kuyuya devenin, koyunun, keçinin, atın, katırın, merkebin, sığırın ve mandanın tersleri düşmekle o kuyunun suyu pis olmaz. Bu terslerin yaş yahut kuru, sağlam veya kırık olması arasında fark yoktur. Çünkü bunlardan korunmak çok zordur. Hele kırlardaki kuyularda bunlardan korunmak daha güçtür. Ancak kuyuya düşen bu pislik parçaları adet itibariyle çoğumsanıyorsa yahut her su çekilen kovada en az bir ve iki parça görülürse, o zaman su temizliğini kaybetmiş olur. Bununla beraber daha güvenilir bir görüşe göre zaruret esas alınır. Şöyle ki: Evlerdeki kuyuları bu pisliklerden korumak güç olmadığı için, kuyuya düşmeleri halinde böyle kuyular pisleşir. Fakat kırlardaki kuyuları korumak güç olduğundan bu pislikler o kuyuları temizlikten çıkarmaz.

64- Kaz, tavuk, ördek gibi hayvanların tersleri suyu bozar. Onun için içine düştükleri kuyunun bütün suyunu boşaltmak gerekir. Çünkü bunların pislikleri galiz (ağır) necasettir.

65- Güvercin ve serçe gibi eti yenen kuşların tersleri, kuyularda ve kaplarda olan suları bozmaz. Eti yenmeyen kuşların tersleri de suyu bozmaz. (İmam Şafiî'ye göre bunların tersleri suyu bozar.)

66- İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'dan bir rivayete göre, yırtıcı kuşların tersleri kuyuların suyunu bozmaz; çünkü bunlardan kuyuları korumak güçtür. Mikdarları çok olmadıkça elbiseyi pis yapmazlar. Suyun vasıflarını bozmadıkça; çok olan suları da temizlikten çıkarmazlar. Fakat kaplardaki sular bozulmuş olur; çünkü bu kabları korumak mümkündür.

67- Bir kuyuda lâşeden (ölü hayvan kalıntısından) başka bir pislik görülse, pislik görüldüğü andan itibaren o kuyunun suyu pis sayılır. Artık o sudan abdest alınmaz, başka temizlik işinde de kullanılmaz. Su kuyusunda fare veya kedi ölüsü gibi bir lâşe görüldüğü zaman, eğer düşüş zamanı biliniyorsa, o vakitten itibaren kuyunun suyu pis sayılır. Fakat lâşenin kuyuya düştüğü zaman bilinmez de, kuyudaki ölü hayvan şişmiş, dağılmış veya tüyleri dökülmüşse, o kuyu üç gün ve üç geceden itibaren pislenmiş sayılır. Eğer kuyuda bulunan ölü hayvan şişmemiş, dağılmamış veya tüyleri dökülmemiş ise, bir gün ve bir geceden itibaren ihtiyaten o kuyu pis kabul edilir. Bu esasa göre o müddetler içinde alınan abdestler ve gusüller sahih olmamış demektir. Bunlarla kılınmış olan namazların kazası lazım gelir. Aynı zamanda bu sularla yıkanmış olan pis elbiselerin tekrar yıkanmaları gerekir. Fakat o sularla pis olmayan çamaşırlar yıkanmışsa, onları tekrar yıkamak gerekmez. Bütün bunlar, "kesinlikle bilinen şey, şübhe ile gerçekliğini kaybetmez" kuralına dayanmaktadır.

Bu mesele İmamı Azam'a göredir. İmameyn'e (Ebû Yusuf ve Muhammed'e) göre eğer inceleme sonunda kuyuda bulunan ölü hayvanın ne zaman kuyuya düştüğü anlaşılamazsa, görüldüğü andan itibaren kuyunun pis olduğu kabul edilir. Ondan önce kılınan namazlar kaza edilmez ve yıkanan çamaşırlar tekrar yıkanmaz. O ölü hayvan dışardan bir rüzgarla yahut başka bir sebeble kuyuya henüz düşmüş olabilir. Meydana gelen bir olayın en yakın zamana nisbet edilmesi esastır.

68- Pislenmiş bir kuyunun içinde bulunan sular kuruyup çekildikten sonra, tekrar suyu gelmeye başlasa, kuyu temizlenmiş sayılır; çünkü bu şekilde çekilip kaybolan pislik geri gelmez.

69- Kuyuların suyunu boşaltmada kullanılacak kovalar, orta büyüklükteki kovalardır. Bazı alimlere göre, yaklaşık olarak 5 kg. (1400 dirhem) su alacak büyüklükte olmalıdır. Bu kovaların tam ağızlarına kadar dolması gerekmez. Suyu pislenen kuyudan tayin edilen mikdar su çekilince, kuyunun geri kalan suyu da, çamurları ve taşları da, kova ile kovanın ipi de, kovayı çekenin elleri de temizlenmiş olur. Çünkü bunların temizliği, kuyunun temizliğine bağlıdır. Bir kuyudan çekilmesi icab eden suyu bir günde çekmek şart değildir, ayrı günlerde çekilerek gereken mikdar tamamlanabilir.

70- Akıcı kanı bulunmayan balık, çekirge, kurbağa, sinek, küçük yılan, akreb, su köpeği ve su hınzırı gibi hayvanların suda yahut başka bir sıvı içinde ölmesi ile o su pis olmaz. Böyle bir su ile abdest alınabilir.

71- Az su hükmünde olan bir su içine, az dahi olsa pislik düşmekle o su pis olur. Fakat bir oluktan akmakta olan su, bir ölü hayvan leşine (karada yaşayan ve kanı olan bir hayvan ölüsüne) veya başka bir pisliğe dokunup geçerse hemen pis olur mu? Bu konuda duruma bakılır. Şöyle ki: Suyun tamamı veya çoğu o pisliğin üzerine uğrarsa, su pislenmiş olur. Ancak üzerine suyun uğradığı pislik tamamen dağılarak eseri görülmez bir hale gelmiş olursa,o zaman su pislenmiş olmaz, temiz sayılır.

Yine suyun az bir kısmı böyle bir pisliğe uğrasa, yine su temizliğini kaybetmiş olmaz. Ancak suyun dokunduğu pislikten suda bir iz kalmış olursa, temizlikten çıkar.

72- Pisliğin üç vasfından biri (renk, koku ve tad) kuyunun suyuna geçmeyecek şekilde, kuyu ile tuvalet arasında mesafe bulunsa, o kuyunun suyu pis sayılmaz.

{(**): 57. paragrafın dipnotuna bakınız.}

Fakat pisliğin üç vasfından biri suya geçmiş olursa, kuyu pis olur. Tuvaletle kuyu arasında bulunan mesafe uzak bile olsa, yine bu durumda kuyunun suyu pis sayılır.


Sual: Deniz suyu ile içinde koli basili bulunup da içilmeyen su ile abdest alınabilir mi? Guslederken sabun, su kazanının içine düşse, o su ile gusletmekte mahzur var mıdır? İçine ayran, sirke dökülmüş su ile abdest alınır mı?
CEVAP
Deniz suyu temizdir. İçilebilir de. Fakat tuzlu olduğu için içilmiyor diye, "abdest alınmaz, gusledilmez" şeklinde bir kaide yoktur. Necis olduğu için içilmeyen bir su ile abdest alınmaz. Fakat koli basili bulunduğu için içilmeyen bir su ile abdest alınır. Bir kazanın içine bir kaşık tuz konsa, o su ile abdest alınabilir.

Eriyemeyecek kadar çok tuz konursa, o zaman böyle bir tuz eriyiği ile abdest alınmaz.

Bir kazan suya bir kaşık ayran veya sirke katılsa, bu su ile abdest alınır. Bir suya süt, ayran gibi bir şey karışıp, suyun rengini değiştirecek kadar çok olursa, o su ile abdest alınmaz. Kavun suyu ve şeker karışıp da suyun tadı değişmezse, böyle bir su ile abdest alınır. Tadı değişecek kadar çok konursa, o su ile abdest alınmaz.

Meyve suları içildiği halde, hiç biri ile abdest alınmaz. Zemzem suyu ile abdest alınır, gusledilir. Bir suya mürekkep damlayıp suyun rengini değiştirmezse, o su ile abdest alınır. Karışan sıvı, suyun üç vasfı olan renk, koku ve tadından birini değiştirirse, o su ile abdest alınmaz, gusledilmez. Bunun istisnaları vardır. Mesela, fasulye, nohut, mercimek soğuk suda kalıp suyun üç sıfatı yani rengi, kokusu ve tadı değişse bile akıcılığını kaybetmediği müddetçe böyle su ile abdest alınır. Et suyunun rengi, kokusu ve tadı değişmemiş bile olsa, yine et suyu ile abdest alınmaz.

Bir suya temiz şeyler karışıp, suyun rengi değiştiği halde, su ismi değişmemişse, o su ile abdest alınır. Küçük bir havuza, az bir necaset düşürse, suyun üç sıfatı değişmese de yine, o su ile abdest alınmaz. Uzun zaman durmakla, üç sıfatı değişen su, pis olmaz. Bununla abdest alınır.

Müstamel su
Sual: Müstamel su nedir? Bu su ne işe yarar?
CEVAP
Abdestte ve gusülde kullanılmış olan suya müstamel su denir. Yemekten önce ve sonra, sünnet olduğu için el yıkanmış su da müstamel sudur. Müstamel su, imam-ı a’zama göre kaba necasettir. İmam-ı Ebu Yusuf’a göre, hafif necasettir. İmam-ı Muhammed’e göre temizdir. Fetva da imam-ı Muhammed’e göredir. Bununla necaset temizlenir; ama, abdest alınmaz ve gusledilmez. İçmek ve hamur yapmak mekruhtur.

Müstamel su, Maliki hariç, diğer üç mezhepte, tahirdir, ama mutahhir değildir. Yani temizdir, temizleyici değildir. Necaset temizlenir, ama o su ile tekrar abdest alınmaz. Maliki’de, hem tahirdir, hem de mutahhirdir. (Mizan-ül kübra)

Suya sabun düşerse
Sual: Bir kova suya temiz bir sabun düşse, elimizi sokarak bu sabunu çıkarsak, kovadaki su ile abdest almakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Sabun eriyerek suyun akıcılığını kaybettirmezse, bu suyla abdest alınır. (Redd-ül-muhtar)

Sirke dökülse
Sual: Su dolu kovaya sirke dökülse, bu su ile abdest alınır mı?
CEVAP
Evet, alınır.

Kokan su
Sual: Uzun zaman kalmakla kokan su ile abdest alınır mı?
CEVAP
Uzun zaman durmakla üç sıfatı değişen su, pis olmaz. Kokan suyun sebebi bilinmezse, temiz kabul edilir. Başkasına sorup, araştırmak gerekmez.

Göl ve deniz
Sual: Gölde, denizde abdest alınır mı?
CEVAP
Evet.

Irmak suyu ile abdest
Sual: Kırlarda akarsular, ırmaklar üstü açık olarak akıyor. Bu sular içilir mi, böyle sular ile abdest alınır mı?
CEVAP
İçine necaset karışmıyorsa üstünün açık olmasının mahzuru olmaz. Genelde akarsu pis olmaz. Hadis-i şerifte, (Rengi, tadı ve kokusu değişmeyen su temizdir, necis değildir) buyuruluyor. (Dürer)

Müstamel sudan sakınmak
Sual: Müstamel su, imam-ı Muhammed’e göre temizdir. Buna rağmen yine sakınmak gerekir mi?
CEVAP
Diğer imamlara da uymak için dikkat edilmelidir.

Büyük havuz
Sual: Abdest alınması için, büyük havuz ne demektir?
CEVAP
Hanefi’de alanı 23 metrekare olan su büyük havuz kabul edilir. Şafii’de kulleteyn ise 220 kg su alan havuzdur. Bu havuz temiz kabul edilir.

Su sıçrasa
Sual: Gusül ve abdest suyuna (kovaya) yıkanırken su sıçrasa bir şey gerekir mi?
CEVAP
Bir şey gerekmez.

İdrar dökülse
Sual: Din kitaplarında suyun rengi, kokusu ve tadı değişmedikçe su temiz kabul ediliyor. O halde, büyük bir kazan temiz suyun içine bir fincan idrar döksek, su necis olmaz mı?
CEVAP
Hanefi’de, küçük havuza, Şafii’de ise, kulleteynden az olan suya, az necaset düşerse, üç sıfatı değişmese de, necis olur. İnsan içmez ve temizlikte kullanılmaz. Üç sıfatı değişirse idrar gibi olup hiçbir şeyde kullanılmaz. Maliki mezhebinde ise, rengi, kokusu ve tadı değişmemiş su ile abdest ve gusül sahih olur ise de mekruh olur. Maliki’de mai müstamel de böyledir. (S. Ebediyye)

Takunyadaki su
Sual: Takunyadaki abdest suyu, müstamel su hükmünde midir? Yani bir başkası, kullanılmış ıslak takunyayı yıkamadan onunla abdest alabilir mi?
CEVAP
Takunyadaki abdest suyu müstamel değildir. Takunyayı yıkamadan, onunla abdest alınabilir.

Gaz ve benzin
Sual: Abdest suyunun içine, gazyağı veya benzin damlasa, suyun üç vasfından, renk, koku, tadından biri değiştiğine göre, bu su ile abdest almak caiz midir?
CEVAP
Caizdir. Gazyağı ve benzin necis değildir. Necaset karışıp da üç vasıftan biri değişirse, bu su ile abdest alınmaz. (Cevhere)

Temiz kabul edilir
Sual: Yolda rastlanan, temiz olduğu zannedilen suyla, abdest alınır mı?
CEVAP
Evet, bu su ile abdest alınır. Su az olup, içine necaset karıştığı iyi bilinmedikçe bununla da, abdest alınır. Yani, temiz kabul edilir.

İbadetler, fazla zan edilmekle, temiz ve doğru olur; fakat itikat çok zan ile doğru olamaz. İyi bilinmekle doğru olur.

Kar ile abdest
Sual: Su yok kar var. Karla abdest alınır mı? Teyemmüm etmek mi gerekir?
CEVAP
Kar ile abdest alınmaz. Kar ile taharet caizdir. Memba suları ile abdest alınabilir. Teyemmüm burada geçerli olmaz. Kar bir kaba konur eritilir ve su olur. Bu su ile abdest alınır. Şehirde su bulamamak özür sayılmaz.

Ayakları leğene sokmak
Sual: Abdest için eğilip ayaklarını yıkayamayan, ayaklarını lavaboya da kaldıramayan hasta, içi su dolu leğene sokup çıkarsa, ayaklarını yıkamış olur mu?
CEVAP
Ayağını leğendeki suya sokunca, bütün su müstamel olmuş olur. Başka bir kavle göre, caiz olur. Zaruret veya ihtiyaç olunca, bu kaville amel etmek caiz olur.

Müstamel suyla abdest
Sual: Su bulunmadığı yer ve zamanda, abdestte kullanılmış müstamel su ile abdest alınır mı?
CEVAP
Hanefî’de müstamel su ile abdest alınmaz. Böyle ihtiyaç olunca, Mâlikî mezhebi taklit edilerek, abdest almak caiz olur.

Kaplıca suyu
Sual: Toprağından dolayı olsa gerek, kaplıca suyumuzun rengi kırmızıdır. Bu su ile abdest alabilir miyiz?
CEVAP
Evet, abdest alınır. Renginin değişik olması necis olduğunu göstermez. Su vasfını taşıyan ve necis olmayan her su ile abdest alınır.

Bir suya temiz şeyler karışıp, suyun rengi değiştiği halde, su ismi değişmemişse, o su ile abdest alınır. (S. Ebediyye)

Cünüp küvete girse
Sual: Abdestli veya abdestsiz yahut cünüp kimse, kuyuya veya küvete serinlemek niyetiyle girip çıksa yahut tedavi maksadıyla kaplıca küvetindeki sıcak suda dursa, bu su müstamel olur mu?
CEVAP
Serinlemek veya tedavi niyetiyle girmekle gusletmek için girmek farklıdır. Abdestte ve gusülde kullanılan suya müstamel su denir. Müstamel su, İmam-ı Muhammed’e göre temizdir, fakat hadesi temizleyici değil, yani bu suyla tekrar abdest alınmaz, gusledilmez ve içilmez. Temiz suya karışan müstamel su miktarı temiz sudan azsa, bu suyla abdest ve gusül caizdir. Mesela, 5 litre suya 4 litre müstamel su karışsa bununla abdest veya gusül sahih olur.

Cünüp veya kâfir, necaset bulaşmamış olan avucunu bir yere sokup su alsa veya kolunu sokup, içindeki tası alsa, o yerdeki su dört mezhepte de pis olmaz. Necaset üzerinden akan suyun yarıdan fazlası necasete temas ederse, bu su pis olur. Azı değerse ve necasetin üç sıfatı suda bulunmazsa, pis olmaz. Müstamel su, Mâlikî’de hem temizdir, hem de temizleyicidir. Yani müstamel suyla abdest alınır ve gusledilir. (Menahic-ül ibad)

Aşağıdaki yazının tamamı Halebî-yi sagir’den alınmıştır:
Cünüp, elini veya ayağını, kova aramak için kuyunun içine soksa, zaruret olduğu için o su, müstamel olmaz. Fakat kuyuya serinlemek için elini veya ayağını soksa, bu durumda zaruret olmadığı için, o su müstamel olur.

Cünüp, ağzını yıkamaya niyet etmeden ağzına su alsa, İmam-ı Muhammed'e göre o su müstamel olmaz. İmam-ı Ebu Yusuf'a göre, o su müstamel olur.

Cünüp veya abdestsiz olan, yıkamak maksadıyla elini su kabına soksa, o su müstamel olur. Temiz olan kimse, kuyuda gusletse, kuyunun suyu müstamel olur.

Temiz kimse, kova aramak için kuyuya girse ve kuyunun içinde bedenini ovmasa, su müstamel olmaz. Hattâ kirini gidermek için kuyuda bedenini ovsa, yine su müstamel olmaz. Gusle niyet ederse müstamel olur. Abdestsiz kimse, abdest uzuvlarından başka bir yerini yıkasa, o su müstamel olmaz. Çünkü abdest için yıkamamıştır. Serinlemek veya terini atmak için yıkamıştır.

Temiz elbisenin veya temiz bir kabın yıkandığı su da, müstamel olmaz.

Abdestsiz ve temiz kimsenin elini soktuğu suyla abdest almak caizdir.

Cünüp guslederken, kullandığı su, kovasına sıçrasa, bu su, kovadaki suyu müstamel etmez. İmam-ı Muhammed'e göre, müstamel su, temiz sudan fazla olmadıkça o karıştığı su müstamel hâle gelmez.

Cünüp, kovayı almak için su kuyusuna girse, Ebu Yusuf'a göre, bu kimse cünüptür, su temizdir. İmam-ı a’zama göre ise, o kişinin cünüplüğü devam eder, su da kirlenmiştir. İmam-ı Muhammed’e göre ise ikisi de temizdir. O kişi, cünüplükten temizlenmiş, su da kirlenmemiş olur. Fetva da böyledir. Eğer bir kişi, namaz kılmak maksadıyla gusletmek için, bir kuyuya girse, su müstamel olur. Cünübün yıkanmış olduğu kuyu da, pislenmiştir. (Halebî-yi sagir)

Sual: Suyun içine kavun, karpuz kabuğu gibi çeşitli yiyecek artıkları düşse, bu su ile abdest alınır mı?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Kudûrî şerhinde deniyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”

Müstamel, kullanılmış su temiz midir?
Sual: Abdest ve gusülde kullanılan su ve abdest alırken elbiseye sıçrayan su damlaları necis midir?
Cevap: Abdest ve gusülde kullanılan suya Müstamel, kullanılmış su denir. Bu su, İmam-ı a'zam hazretlerinin içtihadına göre kaba necasettir. İmamı Ebu Yusuf hazretlerinin içtihadına göre, hafif necasettir. İmam-ı Muhammet hazretlerinin içtihadına göre ise temizdir ve fetva da böyledir. Bu su ile necaset temizlenir, fakat, abdest ve gusül alınamaz. Şafii mezhebinde de böyledir. Bu suyu içmek ve bununla hamur yapmak mekruhtur. Abdest alırken, elbiseye, kurnaya sıçrarsa ve necaset temizlemekte kullanılan her su, iğne ucu kadar sıçrarsa, kabı ve elbiseyi pisletmez. Müstamel yani kullanılmış suyun, Maliki mezhebinde hem temiz, hem de temizleyici olduğu, yani müstamel su ile abdest ve gusül alınabildiği, Menâhic-ül-ibâd kitabında yazılıdır.

Sual: Abdestsiz veya cünüp olan bir kimse, elini su dolu kovaya soksa, bu su pis mi olur?
Cevap: Abdestsiz veya cünüp olan kimse yahut hayız hâlindeki kadın veya müşrik, kâfir, necaset bulaşmamış olan avucunu bir yere sokup su alsa veya kolunu sokup, içindeki tası alsa, o yerdeki su dört mezhepte de pis olmaz.

Sual: Yağmur ve eriyen kar suları ile abdest alınabilir mi ve böyle sularla necaset temizlenebilir mi?
Cevap: Yağmur, kar, dolu suyu, deniz, nehir, kuyu, göl, memba, kaynak sularına, Mutlak su denir. Bu sularla, hem abdest, gusül alınır, hem de her türlü necaset temizlenir.

Sual: Domuzun, köpeğin ve yırtıcı hayvanların artığı olan su ile abdest ve gusül alınabilir mi?
Cevap: Domuzun, köpeğin, yırtıcı hayvanların ve henüz fare yiyen kedinin artıkları, etleri ve sütleri kaba necasettir. Bunları yemek, içmek haramdır. Artıklarını abdestte, gusülde ve temizlikte kullanmak caiz değildir. İlaç olarak da kullanılmaz. Maliki mezhebinde domuz ve köpek temizdir. Fakat bunları yemek, Malikî mezhebinde de haramdır.

Sual: Ağaçlardan damlayan ve meyvelerinden sıkılarak elde edilen sular temiz midir ve bunlarla abdest alınabilir mi?
Cevap: Ağaçtan, ottan, meyveden, asmadan çıkan, damlayan su temizdir. Fakat bunlar ile ve bunları sıkarak çıkarılan sular ile abdest ve gusül caiz değildir.

Sual: Su içinde yaşayan hayvanlar, suyun içinde ölünce, bu su ile abdest ve gusül alınabilir mi?
Cevap: Suda yaşayan balık, yengeç, su kurbağası, suda ölünce, bu su ile abdest ve gusül almak caizdir. Toprak kurbağası ve yılanından, akıcı kanı olmayanları da, suda ölünce, abdest ve gusül caiz olur. Bütün bunlar, sudan çıkarılıp, ölünce, ölüleri suya düşerse, yine caiz olur. Kurbağa, suda parçalanırsa, yine caiz olur. Fakat içilmez. Çünkü, eti haramdır. Ördek, kaz gibi karada doğup, suda yaşayan hayvan ölünce, küçük havuz, necis, pis olur.

Sual: Yolculuk yaparken, yol kenarlarında birikmiş sular oluyor. Namaz vakti girmişse ve o bölgede de başka su yoksa böyle sularla abdest alınıp namaz kılınabilir mi?
Cevap: Yolda rastlanan bir suyun temiz olduğu iyi bilinir veya temiz olduğu çok zan edilirse, bununla abdest alınır. Hatta, su az ise, buna necaset karıştığı iyi bilinmedikçe, bununla abdest alınır ve gusül edilir. Böyle su varken teyemmüm edilmez. Çünkü, her suyun aslı temizdir, zan ile pis olmaz. Zan ile, aslı üzere kalır, yani temiz kabul edilir. Ebû Nasr Akta hazretleri, Kudûrî şerhinde buyuruyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”

Sual: Küçük çocuğun elini soktuğu kovadaki su ile abdest almanın mahzuru olur mu?
Cevap: Küçük çocuğun elini suya sokması, kedinin artığı gibidir. Yani, eli temiz olduğu bilinmiyorsa, bu su ile abdest almak veya içmek, tenzihen mekruh olur.

Sual: Kitaplarda akıcı su tabiri geçiyor, bunun ölçüsü nedir?
Cevap: Saman çöpünü sürükleyen suya, akıcı su denir.

Sual: Birinin mülkü olan suyu çalıp, bu su ile alınan abdest, sahih olur mu, bununla namaz kılınabilir mı?
Cevap: Gasbedilen, çalınan su ile abdest almak sahih ise de, haramdır.

Sual: Hamama veya havuza giden kimse, hamamdaki kurnalardan ve havuzdaki sudan abdest, gusül alabilir mi?
Cevap: Hamama giren kimse, kurnayı veya havuzu dolu görse, içine necaset bulaştığını bilmedikçe, o su ile abdest ve gusül alabilir. Su akıtıp, kurnayı taşırmaya lüzum yoktur.

Sual: Yaprak, ağaç dalı gibi şeyler, su içinde olsa, bu su ile abdest alınabilir mi?
Cevap: Kudûrî şerhinde deniyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”

Sual: Akmakta olan su, her zaman temiz mi demektir?
Cevap: Necaset eseri görülünceye kadar, akan su temiz olur.

Sual: İçinde ölmüş balık bulunan su ile abdest alınabilir mi?
Cevap: Suda yaşayan balık, yengeç, su kurbağası, suda ölünce, bu su ile abdest ve gusül caizdir.

Her su ile abdest alınır mı?
Sual: Rengi belli olmayan, kokan su ile, abdest ve gusül alınabilir mi?
Cevap: Hanefi mezhebinde, küçük havuza, Şafii mezhebinde ise, kulleteynden az olan suya, az necaset düşerse, üç sıfatı değişmese de, necis olur. İnsan içmez ve temizlikte kullanılmaz. Üç sıfatı değişirse bevil, idrar gibi olup hiçbir şeyde kullanılmaz. Kulleteyn, beşyüz rıtıldır. Rıtıl 130 dirhem, dirhem 3,36 gramdır. Kulleteyn, 220 kilogram olmaktadır.

Uzun zaman durmakla üç sıfatı değişen su, pis olmaz. Kokan suyun sebebi bilinmezse, temiz kabul edilir. Başkasına sorup, araştırmak lazım değildir.

Görünen veya görünmeyen necaset, Hanefi mezhebinde akar suya ve büyük havuza, Şafii mezhebinde kulleteyn miktarı olan suya, Maliki mezhebinde ise herhangi miktardaki suya düşerse, pisliğin üç eserinden biri, yani rengi, kokusu veya tadı belli olmayan her tarafından abdest ve gusül caiz olur. Mesela leş varsa veya insan veya hayvan bevil, idrar yaparsa veya yırtıcı hayvan içerse, aşağı tarafında bir eseri görülmezse caiz olur. Bazı âlimlere göre, caiz olması için, necasete değen suyun, değmeyen sudan az olması lazımdır. Suyun devamlı akması şart değildir. Necis yere su dökülerek, bir metre kadar akar, üç sıfatı giderse, temiz olur.

Sual: Bir kovada bulunan suyun içine, necis olmayan şeyler karışmış olsa, bu su ile abdest alınabilir mi?
Cevap: Ebû Nasr Akta hazretleri, Kudûrî şerhinde diyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”

Sual: Eşek ve katırın artığı olan suyu, bir kimse abdest ve gusülde kullanabilir mi?
Cevap: Eşek ve katır artığı temizdir. Fakat, temizleyici olup olmadığı şüphelidir. Yaban eşeğini yemek caizdir ve artığı temizdir.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)