Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 11.Bölüm
#1
Oku-1 
Mektubati Şeyh Ahmed El-Haznevi 101-102-103-104-105-106-107-108-109-110. Mektuplar

Yüzbirinci Mektub
Seksen beşinci mektubda adı geçen zâhiri ilimlerde, hocası
Farkinli (Silvanlı) Molla Hüseyin’e, duasını taleb etmesi ve hatırını sorması hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Allah’a hamd, Resulüne, (Sallallahü aleyhi ve sellem) Allah yolun¬da mücahede eden aline, ashâbına salat ü selam ederek. Allah’ın adıyla başlarım.
Sonra bu mektub, mübarek dergahın râkımı( ) olan, Ahmedden, ilmiy1e iftihar ve itimad edilen, meşhur büyük hocamadır. Allah, bizim ve bütün müslümanların menfaatleri için, ömrünü uzatıp, onu sevdiği ve razı olduğu şeylere muvaffak eylesin.!
Alımed, yüce kişilerce öpülen ayakkabınızın tozunu öpmekle te¬berrük eder. Değerli vakitlerde inci gibi temiz, kalbinizden çıkan duanı¬zı diler, gece gündüz himmetinizi bekler. Yıldızlara benzeyen çocukları¬nızın gözlerinden öper. Allah, onları din ve halk için, faydalı şeylere mu¬vaffak eyleyip, güzel insan olarak yetiştirsin! Kendisine dua etmelerini rica eder. Durumlarnızı sorar. Allah, şimdilik ve gelecek zamanda du¬rumunuzu afet ve musibetlerden uzaklaştırsın!

Faziletli kardeşler: Molla Hamid, Kamil ve Seyyid Müftüzadenin, bilgin olan Molla Yakub’un ellerinden öper, kendilerine dua edip, duala¬rını diler. Evlat ve tabiler, ev halıkı da keza...

Allah, efendimiz Mulhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashbının üzerine salat ü selam eylesin!

Yüzikinci Mektub
Halifesi Molla Muhammed Latife Ni’mete karşı şükür etmesi¬ne, ni’metin hakkı eda edilmediği için de istiğfar edilmesine, nefsini görmemesi için, onu korkutmasına dair tavsiyesi ve bu yüce tarikata dahil olan kimse ,teveccüh ile hacegan hatmesi¬ne girmesinde hiç bir fark olmadığına, vakit daralınca, vitir namazının tamamen kılmınası, virdin (zikrin) tamamlanmasından evla olduğuna, tarikatta olan müridler, tarikat talimatının yeni¬lenmesini isterlerse edep bakımından kabul edilmemesine ve ir¬şad yapılmasına, irşad için halkın arasına çıkması için izin ver¬diğine ve buna benzer mes’elelere dair tavsiyesi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile teshih etmesin. Salat ü selam, Allah’ın yaratıklarının en hayırlısı efendimiz Muhammed’in (Sal¬lallahu aleyhi ve sellem) bütün Al ve ashabının üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektub, yüce kapı eşiğinin hizmetçisinden, Allah için kardeşi ve dostu Molla Abdullatif’edir. Allah ,onu üzücü şeylerden koruyup, mümkün olan son manevi mertebeye ulaştırsın!

Mektubunuz hizmetçiye ulaştı. İçindekilerini anlayıp gayet sevindi. O husus ve halkın tarikata dahil olmalarına, şevk ile muhabbetin hasıl oldukları için Allah’a hamd ve şükretti. Dolayısıyla sen de şükür ve istiğ¬far etmekte bulunmanı tavsiye ederim. Nitekim Hazret (Allah bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlasın) dahi gönderdiği bazı mektublarında bunu tavsiye ettiler. Şükür ve istiğfar etmemiz lazımdır. Şükrütmemizin sebe¬bi: Hakiki hidâyetçi ancak Allahü teâladır. Mecâzi hidâyetçi ise, Haz¬ret’dir (Kuddise sirruh). Bununla beraber, zâhiren Allah vasfı bize is¬nad etttirmiştir. İstiğfar etmemizin sebebi ise, bu büyük nimetin hak¬kına rivâyet etmediğimiz hakiki ni’meti olan (Allah’ın) şükrünün, sâdâtla üstad’ın nazarlarının haklarını eda etmediğimizdir.
Kardeşim. Ortada bir mürşid olarak, kendini bulmaktan dolâyı, nef¬sini korkut. Çünkü nefis çok hilekârdır. Hile yapâmayacağına itimad edil¬mez. Nitekim yüce Allah, Kur’anda Yusuf Peygamberden (Allah, efendi¬miz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) ve onun her ikisinin de alinin üzerlerine salat ü selam eylesin.) hikâyetle buyurdular ki: Hâce Bahâuddin El-Nakşibendi (Kaddesallahü sirreh) «Halk’a mum ol ve mum olma», (Başkalarını aydınlat, fakat kötü niyetinle kendini helâk etme) buyurmuştur.
Şayet sofu Halil, tarikat’ın âdâb ve talimatını bilip de ve ahvali de doğru ise ,senin yerinde halka tarikatın talimatını öğretsin! Nitekim ken¬disi hakkındaki zannımda ahvali istikamet üzeredir. Manevi ilerleme için, teveccüh ile hatme arasında hiç bir fark yoktur. Gerçi, birincinin ikinciye göre faydası azdır. Öyle ise, bu yüce tarikata dahil olan kimse, bunları yapmak üzere halkaya girmesinde hiç bir engel yoktur. Diğer tarikatın müridleri, Nakşibendi tarikatına girmeleri veya bir hikmete binaen girmemeleri de câizdir.
Şeriat sahibinin (onun, alinin üzerine salât ü selâm olsun) emr eylediği şey’i, mürşidin enmettiği şeyden daha evvel yapılmasına riayet edilmesi için, mürid seher vakti ibadete kalkarken vakit dar ise, vitir namazını tamamen kılmasını rivayet etmesi, virdinin tamamen yapılma¬sından evladır. Yatsı namazı vaktinden sonra, Kur’an-ı kerim okıınur, vird ve diğer tarikata ait şeyler yapılabilir. Mürid, tarikatın talimatını öğrenmesini yenilemek isterse, kabul edilmemesi tarikatın âdâbındandır.
Halkı irşâd edip onları tarikata dahil etmek üzere, aralarına çıkmak için, tarafımdan size izin vardır. Kadiri tarikatına mensub olan bir mü¬rid, yalnız Hâcegân hatmesinde hâzır olması için Nakşiıbendi tarikatına dahil olmasının câiz olup olmadığının hükrnünü bilmiyorum. Çünkü bu¬nu büyük zâıtlardan sormadım ve kitablarında da görmedim. Gerçi bu fakir, öyle bir müridin maksadı yalnız hatme ve teveccühde bulunması olmayıp da belki bu tarikat ve tarikat sâdatının (Kuddise sirruhüm) himmnetleriyle teberrük ise, caiz olduğunu zanneder.

Birinci mektubun cevabını şifâhi olarak tabilerle gönderdim. Size, Molla Zeyneddin’e, özel ve genel olarak diğer mürid ve tâbilere, tale¬belere selam eder, hepsinden dua dileriz. Yüce Allah’ın rızası olan şey¬lere son derece çalışmaya cehd edip dünyanın fani olduğunu ve yal¬nız dünyaya çalışan, hava üzerine bina yapmaya ve su üzerine yazı yaz¬maya çalışan kimse gibi olduğunu, âhirete hattâ sırf Allahü teâla için çalışmanın çok faydası olup ona sayılmayacak kadar nimetler terettüp ettiklerini bilmelidirler. Cemâatla namaz kılmalarına, hatme edip, Allah’dan ve üstâdın ahval ve sohbetinden bahsetmeye de çalışmalıdırlar.

Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem), âl ve ashâbının üzerine salat ü selam eylesin!

Yüzüçüncü Mektub

Kamışli kazası kaymakamı Hamid El Amiri beye, Mekke-i Mü¬kerreme’ye gitmek isteyen hacı adaylarına bir çare bulması hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kâinatta hiç bir şey yok ki, omı hamd ile tesbih etmesiıı. Salât
selam Allah’ın yaratıklarının en iyisi olan efendimiz Muhammed’in (Sal¬lâllahü aleyhi ve sellem) bütün âl ve ashâbının üzerine olsun!
Kamışlı kaymakam hazretlerine:

Allah’a yaklaşma ciheti ziyâdeleşip dünya ve âhiret’de kendisiyle ev halkı afetlerden selâmet üzere olsunlar. Halis hürmetler ve dualarını edâsından sonra, şu arz edilir ki; bazı Ülkelerde haca gidilmesi yasak edilmiştir ki (bundan Allah’a sığınıyorum.) Bizim yirmi, belki daha ziya¬de dost ve mensublarımız da Hac farizalarını edâ etmek üzere Beytü’l ¬Haramı (Kâbe’yi) ve insanların en iyisi olan Muhammed’in (aleyhisse¬lam) zi’yâretlerine gitmelerini arzu ediyorlar. Hicaza gidebilmeleri için, bildiğiniz bir şekilde onlara bir çare bulmanızı rica olunur. Çünkü ben daha önce, onlara işiniz için kaymakama müracaatta bulunacağım. Eğer size bir yol bulursa, buraya gelmeniz için size haber göndereceğim de¬dim. Bu işi yapmakla Allah’ın nezdinde büyük bir sevba nâil olacak¬sınız. Başka diyeceklerimiz de bu mektubu size getiren Hacı Fâris’e söylemişiz. Allah efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selam eylesin. 11 Şevval 1364.

Yüzdördüncü Mektub
Garzan’lı Molla Muhyeddin’e, iki çocuğunun vefatı dolayısıyla taziyesi, onlardan birisinin vefatından Molla Muhyeddin’e hâsü olan vesvesesinin izalesi, vesvese ise ,tarikat mensublarını emr olunduğu şeylerin yapmasından geri bıraktığı ve bu konu ile il¬gili şeyler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Hamd, fazilet ehlini birçok musibetlerle tahsis eden Allah’a, salat ü
selam, başına gelen bir çok musibetlere karşı sabrının vasfını söylemek¬ten diller âciz olan, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) sırasıyla birbirlerine musibetlere karşa sabretmeyi tavsiye eden al ve ashâbının üzerine olsun!
Bundan sonra bu mektuba Rabbinin kulu Ahmed’den Allah için kar¬deşi ve dostu Molla Muhyiddin’edir. Allah onu emrinin imtisali hususun¬da gevşekliği icabeden şeylerden ve o şeylerle meşgul olmaktan koru¬sun! Evvela sana ve yanında bulunanlara, özel olarak ilim ve takvâ ehli olan kimselere selam eder, size ve onlara yüce Allah’ın rızası olan şey¬lere ulaşmanıza dua eder, hal ve hatırmızdan sorarız. Allah, hallerinizi, manevi ilerlemeniz için celbedici, gerilemesine menedici haller eylesin!
İkincisi: Mektubunu alıp ondan üzüntü ve hasretten başka bir şey duymadığımızı bildiriyorıız. Zira iki erkek çocuğunuzun dar-ı bekaya in¬tikal edip bilhassa birisinin üzüntüsü, emir olunduğun amellerin yapılmasından seni geri bıraktığından bahsettiniz. Allah ecrinizi arttırsın; mâteminizin sonunu güzelleştirip onları size âhiret için birer öncü ve şeref eylesin! Hesap günü onlarla amellerinizin terazisini ağırlaştırsııı. Lakin ey kardeş, başınıza gelen musibet, ondan size hâsil olan vesvese musibetine eşit olamaz. Vesvese musibeti olan daha beterdir. Çünkü dikkatle düşünülür ise, bu zamanda ölüm bir nimettir. Nasıl nimet ol¬masın ki, bu zamanda bir baba hayattaki çocıığundan yararlanması, kırmızı kibrit gibi pek az bulunur. Fakat insan ölen çocugunun musibe¬tine sabrederse, kat’i olarak Ahirette faydalanır. Senin gibilerde vesvese olmaması umulur. Çünkü o büyük musibettir. öyle ise, onu kendinden atıp tamamen iyi amellere çalışman lazımdır. Zira o, vesvese, bu musi¬betlere karşı Allah size sevabından büyük bir hisse vermesinden kıskanan ve sana karşı olan kin hastalığına bir şifa bulmak gayesiyle din işlerin¬den bir şey’i senden noksan etmesini kasdeden şeytandandır. 0, lanet¬lemniş şeytanın sana kurduğu bu vesvese tuzağından bir şey elde etme¬yip eli boş olmasını Allah’tan dileriz. Aklında kendine hayal edindiğin zaif şübhelere iltifat etme! Çünkü, şeriat açık olan hâdiselere hükmeder (* ) Ortada haki’kat varken şekke (şübheye) kapılmak akıllı kimse¬ye yakışmaz. Seni şübhelendiren yaralının yarası iyileştikten sonra, ölüm sebebinin o yara olduğunu ne şeriat, ne de mâhir doktor hükmetmez.
Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyh ve sellem) âl ve ashabının üzerine salât ü selam eylesin!

Yüzbeşinci Mektub
Bütün âlemin üzerine nur saçan Muhammed Mustafa’ııııı (Sal¬lallahü aleyhi ve sellem) sülalesiııden, Medineli El-Şeyh Muham¬med Sadaka’ya kendisinden dua dilemesi, Fransızlar tarafın¬dan çöle sürgün edildiği durumunun beyanı hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Hamd Allah’a mahsustur. Kullarından kendine seçtiği peygamber¬lerin (Aleyhisselâm) üzerine selâm olsun!

Sonra bu mektub, tarikat ve hâkikatnı şeyh Allah’ın emirleriyle te¬messük eden, Medineli El-Şeyh Muhammed Sadaka’yadır. Allah, onu âfetlerden korusun.

Bu günahkar köle, ellerinizden öpmekle teberrük ederek, dua ve hüsn-i teveccühünüzü rica edip zâtınızın ve çocuğunuzun sıhhat ve afi¬yetini diler. Senâlarımızı size hediye ederiz. Efendim! Size karşı olan sevgimin beyan edilmesine ihtiyaç yoktur. Sizi görmeye olan iştiyakım açıkça müşahede edilmektedir. Şimdilik Hazna köyüne izinli olarak bayram için gelmişiz. Hududun elli kilometre uzağında şiddetli bir eziyetle bir köy kurduk. Yağış zamanında kara çadırlarının altındayız.
Efendim! Din ve dünyamız için duanızı rica ederiz. Bütün dostlara ve Molla Abdülhalim’e se1âm ederiz.
Allah, efendimiz Muhammed’in (Sal1âllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü selam eylesin!

Yüzaltıncı Mektub
Üstadının (Hazretin «Kuddise sirruh» halifesi Şeyh Mahnıud’a kendisi ve oğlu Muhammed İsa’nın aralarında sulh etmesi, Mu¬hammed İsa’dan kendisine ve annesine karşı sadır olan kusu¬run afvetmesi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Hamd günahlarından tevbe eden kulunun tevbesini kabul eden Allah’a olsun! Salat ü selam, halk tarafından yapılan kusurların bağışlamasını emreden efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem Allah’ın buyurduğu şeyler hususunda. Ona (Mııhammed’e) (Sallallahu aleyhi ve sellem) mütabeat etmeyi seven al ve sahabesinin üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektub, mübarek, yüce kapının hizmetçileri olan
Ahmed ve Ma’şük’dan, feyz ve takva kaynağı, gizli ve Aşikar olarak Allahın aşkıyla yakınan, vefa sahibi El-Şeyh Mahmud hazretlerine Allah Peygamberin yüzü hürmetine onu afetlerden selamet edip manevi kemalin en yüksek zirvesine yaklaşan kimse eylesin!
Adları geçen (Ahmed ve Ma’şuk) ellerinizden ve küçüklerin gözlerinden öper, cenab-ı alinizden yüce Allah’ın rızası olan şeylere ulemaları için duanızı dilerler. Size dua edip hastanızın şifası ve hastalığa yakalandığının mukabilinde ecir verilmesi için de, dua ederiz.

Mübarek huzurunda arz ediyoruz ki, oğlunuz Muhammed İsa bize gelip hakkınızda yaptığından tam pişman olduğunu, bu husustaki nedametini ve sizin için Allahü teala kendisini sorumlu tutacağından korktuğunu açıklayarak hatta ağladı. Kendisinden razı olmanız ve kusurun bağışlamanız için, vasıta olmamızı istedi. Eınirlerinize muhalefet ettiği, zatınıza itaat etmediğine, lakin darılmanıza sebeb olan şeyleri kat’i olarak bir daha yapmayacağına, bundan sonra titizlikle size itaat edeceğin azm eylediğine dair ikrarı, kendisinden sadır olan aşırı hareketinden dolayı ağlaması üzerine hakikat olarak pişman olduğuna kanaat ederek sevindik. Bu durumu, kendisine doğru bir şahiddir. Bu iş için oraya gelmemiz mümkün olmadığından, teyemmüm, abdestin bedeli olduğu gil gelmemize bedel olsun diye size bu mektubu yazıp gönderdik. Seyda (El-Şeyh Abdurrahman El-Tahi) ile, Hazret’in tiirbeleri hürmetine, Muhammed İsa’nın kusurlarını bağışlayıp, tekrar onu kabul etmeniz ve yine her iki türbelerin hürmetleri ve dergahınızın köleleri olan bu fakir Ahmed ile Ma’şük için kendisiyle miisalaha etmemize dair her ikisi de ricada bulunup, size sığınıyorlar. Allahü teâladan bu emelimizin tahakkuk ede¬ceğini umarız.
Şayet verdiği bu sözünde durmazsa, biz de ondan kızmaya onu ka¬bul etmemekte size muvafakat ederiz. Lâkin bu durum ile beraber, zan¬nımıza göre, onu bağışlayıp eskisi gibi sizden ayrı kılması, onu kendi zi¬yaretiııizden ve size yapacağı hizmetten men etmemeniz daha evlâdır.
Muhammed isâ’nın validesinden duasını rica edip veledi ile müsa¬lâha etmesini dileriz. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashâbının üzerine salât ü se1âm eylesin!

Yüzyedinci Mektub
Mektüblarında adı geçen, Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) to¬runu Şeyh Ma’süm ile diğer torunlarınâ, onlardan dua taleb et¬mesi ve hallerini sorması, Üstadın (Kuddise sirruh) yaptığı köprünün tamirine yardım olarak bir miktar para gönderdiğine dair bildirisi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Hamd Allah’a olsun! Salât ü selam, Allah’ın Resulüne, Allah yolun¬da cihad eden âl ve sahâbesine (Rıdvânullahü tealâ aleyhim ecmain) ol¬sun!
Bundan sonra bu mektub, mübareâk yüce kapının Rakimi (Ashab-ı Kehf köpeğinin ismidir) Ahmed’den, makamı yüce, insanların barınağı, ihsanların kaynağı, emellere icâbet eden, yüce kapı eşiğinin medâr-ı if¬tihârı, din ve halkın yardımcısı, ilmi neşreden (Ahmed’in) iki gözünün nuru, Şeyh Muhammed Ma’süm’adır. Allah, Ahmed ve bütün müslüman¬ların menfaati için ömrünü uzatsın.

Ahmed, emirlerin öptükleri ayakkabılarınızın tozunu öpmekle teber¬rük eder. Sadef ( ) gibi kıymetli zamanda, halis, bir gönülden incilere benzer duanızı diler. Gece ve gündüz hüsn-ü teveccühlerinizi bekler, emel¬ler kabesi (Hazretin) (Kuddise sirruh) ev halkının ahvâlinden sual eder. Allah, onları, şimdi ve gelecek zamanda bütün âfetlerden uzaklaştırsın! Üstadın (Kuddise sirruh) yıldız gibi çocuklarının hepsinin ellerinden öper, Allah, onları kendi kulları ve din için, bütün yararlı işlere muvaf¬fak eylesin! Sâdâtın (Allah onların güzel sırlarını kutlasın) muhabbet bardağından (nisbetlerinden) kendilerine tatdırsın! Onu (Şeyh Ah¬med’i) sır ve maksadlar türbesinin (devamlı feyz ve nurların kaynağı olsun!) nezdinde bulunurken anmalarını rica eder.
Yüce ve şerefli El-Şeyh Alaüddin ile Muhammed El-Bâki’nin (Allah beni ve onları Üstadın evlâtlarıyla bir arada bulundursun) sağ ellerinden öper. Kendisi ve evladı, onlardan, evlâd ev halkı ile ütadın tabilerinden dua diler.
Şayet onlardan (Şeyh Ahmed ile mezkur kimselerin) ahvalinden sorulacak olsa, Allah’a hamd olsun. Cennetlere benzer o yerlerden ve oradaki sâdâtın (Kuddise sırruh) nazarlarından ayrılmalarından başka, hiç bir üzüntü ve düşünceleri yoktur.
Sonra şu arz edilir ki, Üstad-ı a’zamın (Kuddise sirruh) yaptığı köprünün onarımına başlamanız dolayısiyle bir miktar para yardım olarak Hacı İsmail ile gönderdik. Allah, Peygamberlerin Efendisiniıı (Sallallahü aleyhi ve sellem) yüzü hürmetine sizi bu işe muvaffak eylesin! Kıskançların, zâlimlerin şerrinden korusun. Daha evvel yine yardım için 1500 lira hissemize düşen parayı göndermiştik. Size yetişip yetişmediğini bilmiyoruz. Bu mektubun cevabında bildirilmesini rica ederiz. Allah efendimiz Muhammed’in, (Sallâllahü aleyhi ve sellem) âl ve ashabının üzerine salât ü selâm eylesin!

Yüzsekizinci Mektub
Genel olarak isim belirtilmeden vatan müdafaasında kâfirlere karşı açılan savaşa teşviki hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Allah’a hamd olsun; salât ü selâm Resulüllah’ın (Sallâllahü aleyhi ve sellem) üzerine olsun! Nefsimi ve sizi Allah’ın azâbından korkmakla tavsiye ederim.
Bundan sonra, arz olunur ki, cihâd hakkında, Allahü tealâ Kur’ân-ı kerimde buyurdular ki,

«Mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda çarpışınız. Eğer bilirseniz bu sizin için daha iyidir.» ( ) Yine buyurdular ki,
«Gerçekten Allah, müslüınanlardaıı kendilerini ve mallarını, karşılık olarak cennet vermek üzere satın almış, o müslümanlar ki, Allah yolun¬da çarpışır, öldürür ve öldürülür. Allah, doğru olarak bunu Tevrat, İncil ve Kur’anda va’detmiştir.» (* ) ve yine:

«Onlara (kafirlere) karşı elinizden gelen kuvveti edininiz, suvariler (biniciler) yetiştiriniz ki, onlar ile Allah’ın ve sizin belli düşmanlarınızı korkutursunuz.» ( ) diye buyurmuştur.

Peygamberden de (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle rivayet edil¬miş: Buyurdular ki,

«Nefisleriniz ve dilleriniz ile müşriklere karşı çarpışınız.» ( ) Yine buyurdular ki,
«Allah yolunda bir gaziyi techiz eden kimse, şübhesiz gaza etmiştir (savaşmıştır.) »
( ) Yine Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki,
«Savaşana ecri verilir, gazinin techizatını hazırlayana hem ecri, hem de gaza eden kimse gibi ecir verilir.»
İbni Mes’ud El-Ensari’den (Radıyallahü anh) rivayet edildi ki, «Ada¬mın birisi yularlı bir deve ile Resullulah’ın yanına geldi ve «işte bunu Al¬lah yoluna vakfettim» dedi.» Bunun üzerine Resulüllah (Sallallahü aleyhi ve sellem), «Bunun karşılığı olarak kıyamet gününde sana hepsi yularlı yediyüz deve verilecektir.» ( ) buyurdu. Yine Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem), «Bir kimse gaza etmez ve bir mücahid techiz edip, onu gazaya yollamazsa ya da gazaya giden kimsenin evrad-ı ailesine iyi bakmazsa, daha kıyamete varmadan, o kimse büyük bir belaya uğrar.» ( ) Yine Peygamberden (Sallallahü aleyhi ve sellem) rivayetle, «Amellerin hangisi efdaldir diye kendisinden sorulunca, vaktinde kılınan namazlar, ana ve babaya yapılan iyiliktir. Allahü teala yolundaki cihaddır.» diye buyurdu.
Hazret-i İbni Abbas’dan (Radıyallahü anhüma) rivayet edildi, bu¬yurdu ki, «Allah yolunda bir at veren kimse, malıyla, canıyla Allah yo¬lunda gaza eden kimsenin ecri gibi, kendisine ecir hasıl olur. Allah yolun¬da bir kılıç veren kimse, kayamet günü kılıç konuşarak gelip ben falanın kılıcıyım, bugüne kadar onun için savaşıyorum diye çağıracaktır.»
Peygamber de (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki, «Her ölenin amel defteri kapanır, yalnız Allah yolunda nöbet beklerken ölen kimse, müstesnadır. Amel defteri kapanmaz, kıyamete kadar amelinin sevabı yazılır.» ( ) Yine buyurdular ki, «Bir kimse Allah yolunda bir de¬ve sağılacak kadar cihad ederse, o kimse cenneti hak eder.» ( ) Yine buyurdular ki, «Allah yolunda malını sarf eden kimseye, yedi yüz misli ecir yazılır.» ( ) «Şehidin Allah nezdinde altı hasleti vardır:
1 — İlkin günahları bağışlanır.
2 — Cennetteki yerini görür.
3 — Kabir azabından korunur.
4 — En büyük korkudan emin olur.
5 — Başına vekar tacı bırakılır ki, ondaki yakutu dünya ve dünya¬da olan şeyden daha iyidir.
6 — Yetmiş iki hürilerle evlenip yetmiş akrabasına şefaatı kabul edilecektir.» ( ) Ve yine buyurdular ki, «Sabahın evvellinde ve akşamle¬yin, Allah yolunda geçirilen birer vakit, dünyadan ve dünyadakilerden daha hayırlıdır.» ( ) Yine, Allah yolunda savaşanlar için Allah, cen¬nette yüz derece hazırlamıştır ki, her derecenin arası yerle gök arasın¬daki mesafe kadar olduğuna dair insanları müjdele.» ( ) Yine,

«Allah rızası için bir gün nöbet beklemek, dünya ve dünyada olan şeyden daha hayırhdır.» ( ) Yine, «Allah yolundaki toz ile cehennemin dumanı bir kulun içinde asla birleşemez.» Yine, «Biri Allah korkusundan ağlayan, diğeri Allah yolunda gece nöbet bekleyen iki gözü, cehennem ateşi yakmaz.» ( ) Yine,

«Gazaya giden kinıseniıı ailesini görüp gözeten kimse de, bizzat ga¬za etmiş gibi olur.» ( ) diye buyurdu.

İşte bu ayet ve hadislerden anlaşılıyor ki, nefsi veya malıyla yahut diliyle cihad işine sebeb olan kimse, bu faziletine nail olup cihadın se¬vabında mücahidlere ortak olur. Öyle ise, müslüman kardeşlerimiz, dar¬lığa düşüp her cihetten helake yaklaştıklarında zaferleri için velev ki dua edip halkı yardımlarına teşvik etmek de olsa, son derece çabalamak her birimizin üzerine vacibdir.

Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!

Yüzdokuzuncu Mektub
El-Cezire valisi Meydanlı Abdülkâdir beye, kendisini ziyaret et¬mediğinden özür dilemesi, aziz ve yüce Allah ve Resulünü sev¬meye dair tavsiyesi, bu sevgisinin alâmet1eri ve bu konu ile ilgili mes’eleler hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kâinatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam, Allah’ın Resulü Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün al ve ashâbının üzerine olsun!

Bundan sonra bu mektub, ilim ve tarikatın hizmetçisi Ahmed El Nakşibendi’den, şeref, gayret, övülen ahlâk ve iyi haslet sahibi El-Cezire valisi Abdulkadir El-Meydanh beye, Allah, onu ve sizi doğru yol üzere sabit eyleyip, kendisini ve ev halkını ahiret ve alçak dünyanın afetlerinden korusun!

Size layık olan ihtiramlar sunulduktan, yüce ahvalinizden sorduktan, sıhhat ve devamlı başarınıza dua ettikten sonra, arz ediliyor ki, El-Cezire mıntıkasına geldiğinizi işittik. Gelmeniz hayırlı olsun! Gelenin ziyaret edilmesi hakkı vardır. Lakin bir çok maniler beni, sizi ziyaret etmekten alakoydu. O cümleden olarak bende bir nev’i hafif hastalığın bulunması idi. Bundan dolayı bana bedel olarak beraberinde mektubumuz olan oğlumuz Muhammed Ma’sum’u gönderdik. Kabul edilmesi umulur. Her işler yed-i kudretinde olan Allah, irade ederse, gelecekte görüşeceğiz.

Size, Allah ve Resulünün (Sallallahü aleyhi ve sellem) sevgisini tavsiye ederiz. Onlara olan muhabetin alameti, emirlerine imtisal edip, nehiy eyledikleri şeylerden korumak, yüce devlet sadakat, millte şefkat etmektir.

Sadık dostumuz Kamışlı kaymakamı muhterem Hamid bey El-Amiri’ye selam ve dua ederiz. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!

Yüzonuncu Mektub
Dostu, sulh hakimi, Halepli Abdülvahab Ezrak’adır. (Şeyhin) oğlu Muhammed Ma’sum’un Deyrezor’a gitmesi için tavsiyesi¬nin sebebini bildirir bir mektub kendisine göndermesi hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM
Kainatta hiç bir şey yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat üselam Allah’ın yaratığının en hayırlısı efendimiz Muhammed’in, (Sal¬lalahü aleyhi ve sellem) bütün al ve ashabının üzerine olsun!
Zatına layık olan hürmetleri sunduktan, (bütün yüce ahvalinizden sorduktan, devamla selametinize dua ettikten sonra, şu arz edilir: Se¬bebini beyan etmeden Muhammed Ma’sum’un Deyrezor’a gitmesini tav¬siye ettiğinizi işittik. Eğer davaya itiraz etmek için ise kanun mucibince, yazılı itirazı vermişiz. Avukat için ise, itiraz evrakı yerine ulaşıp celb gelinceye kadar beklememizi söylemiştik. Bunu bizden daha iyi biliyorsu¬nuz. Bu hususta bize bir mektub gönderiniz. Şayet nedenini bilip de ace¬le olarak gitmesi lazım ve zarüri ise gitsin! Tehir edilmesi zaruri de¬ğilse, sabırla gidecektir.
Allah, efendimiz Muhammed’in, (Sallallahü aleyhi ve sellem) al ve ashabının üzerine salat ü selam eylesin!





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)